Çarpma öğretiminde madalyonun ters yüzü!
Necip GÜVEN olarak sınıf öğretmeni olduğum için Çarpım Tablosu öğretimi ile her zaman yüz yüzeydim. Öğretmenliğimin ilk 5 yılını bir yana koyarsak Milli Eğitim Bakanlığının 1968 programına göre bizim öğrencilik yıllarımızın aksine ezber değil saymalar ve katlamalara dayandığını fark ettim.
2000’li yıllara geldiğimizde de matematiği ve çarpım tablosunu sevdirmek için eğlenceli hale getirmeye çalıştım. Matematiği o kadar seviyordum ki okul müdürümüzün de iznini alarak 2. Sınıfları okutan bir öğretmen arkadaşla bazı derlere değişimli girmeyle başladık. Onun matematik öğretimi ile sorunu vardı benim de resim ve müzik dersi sıkıntım vardı. Resim, müzik ve beden eğitimi derslerinde matematik yapma gibi bir kötü alışkanlığım yoktu. Çünkü resim, müzik ve beden eğitimi dersleri uzmanlar tarafından gerekli görüldüğü için programa alınmıştı ve öğrencilerin de en tabii hakkıydı. Ama ben resim ve müzik derslerinde yeterli olmadığım için bizim sınıftaki o derslere arkadaş giriyordu.
Ben de onun sınıfında 2 ders saati matematik yapıyordum. Daha sonraları Notere tastik ettirdiğim “ Tekerlemeli Çarpım Tablosu” çalışmalarına başlamam o yıllara rast geldi.
Defterlerin arkasındaki çarpım tablolarının % 99 Milli Eğitim Bakanlığının 1968 programına uymayan yanlış düzenlenmeler olduğu için çocuklara: “Çocuklar, bu çarpım tablolarını sakın kullanmayın. Bunlar Çarpık Çarpım Tablosu. Ben tahtaya doğrusunu yazacağım, siz de aynısını defterinize geçirin” diyordum.
Programa uygun Çarpım Tablosunu tahtaya yazarken karşılarına da sonuçların söylenişlerine uyumlu (2X2= Yorganı üstüme ört. 3X2= 6 Esra sever mantı v.b ) komik tekerlemeler ekliyordum. Komiklik olsun diye yaptığım bu iş öğrencilerin çok hoşuna gitmişti. Aynı işe 3. Sınıfta da devam edince tüm çarpım tablosuna tekerleme eklemiş olduk. Hatta kendi sınıfımdan Zehra bir öğrenci tahtadaki yazıları okuyunca o da çok beğenmişti ama “Öğretmenim, çarpım tablosunu neden bize de böyle öğretmedin?” diye sitemde bulunmuştu. Ben de “ O zaman böyle bir şey hiç aklıma gelmemişti, kusura bakma!” demiştim.
Yaptığımız bu sınıf değişiminden 2 sınıfta memnun olmuştu. Diğer sınıfın öğretmeni olan arkadaş “Matematikte öğrencilerin derse katılımı çok arttı. Hiç beklemediğim çocuklar bile hem matematikte hem de çarpım tablosu öğreniminde çok başarılı oldular.” diye memnuniyetini bildirdi.
İlk eserim “Matematikle Barışıyorum” kitabımı hazırladığım 2003 yılında arkadaşın sınıfındaki 6.sınıfa gelmiş olan bu öğrencilerden bazılarına "yaptığımız bu çalışmaların size ne gibi katkısı olduğunu yazar mısınız?“ dedim. Onların yazılarını ilk kitabımıza aldım. Eğer elinizde ilk kitabım varsa kitabın (S.210-215) sayfalarına tekrar göz atarak yaptığımız bu uygulamanın öğrenciler üzerinde bıraktığı etkileri kendi kalemlerinden okuyabilirsiniz.
Daha sonra aynı mahallede başka bir okula 2000 yılında tayini istedim. İlk yıl okuma çalışmasına ağırlık verdim. Çünkü çarpım tablosuna 2.sınıfta başlayacaktık ve tamamını aynı yıl içinde bitirecektik. Zaten bu düşüncemi 2.sınıfın başında da velilere duyurmuştum. Hatta daha sonra bir çok veli “Hocam, ilk söylediğinizde aslında biz sözlerinizi hiç inandırıcı bulmamıştık fakat olayların gelişimi bizim ne kadar yanıldığımızı ortaya koydu.” diye itirafta bulundular.
NECİP GÜVEN