( BİR HAYAT MASALI! )
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde develer tellal iken, pireler berber iken. Ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken. Keloğlan gibi tembel mi tembel bir çocuk varmış.
Annesi de bu oğlanın okuması için didinir dururmuş. Onu kahveden alır “Gel oğlum sana sütlü çay yapacağım evde dersini çalış” dermiş.
Akrabaları bile tembel çocuktan ümidi kesmişler. Hatta akrabalarından birisi “Bu çocuk okursa kulaklarımı keserim” demiş. Gel zaman git zaman bu tembel çocuk feleğin çemberinden geçmiş. Zar zor liseyi bitirmiş.
Okul hayatı zor gelen bu çocuğa hayat okulu da zor gelmeye başlamış. Bir gün “Artık yüksek tahsil yapmak istiyorum” demiş. Hedefini de belirlemiş ya avukatlık ya da öğretmenlik. Bir parkta ders çalışmaya başlamış.
Ve üniversite sınavına girmiş. Üniversite sınav sonuç belgesinde “Kütahya Eğitim Enstitüsü’nü kazandınız” yazıyormuş. İki yıl zar zor okuyup mezun olmuş. Öğretmenlik hayatında gelişmek için çalışmalar yapan kahramanımız için 7 mayıs 1999 yılı bir dönüm noktası olmuş. Sanki kaybettiği yıllardan intikam almak istercesine hummalı bir çalışma içine girmiş.
2002 yılının kahramanımız için ayrı bir önemi varmış. Kahramanımız kitap yazmaya soyunmuş. Herhalde kulak hikayesinin sonucunu merak ediyorsunuz. Sakın telaşlanmayın kahramanımızın akrabasının kulakları hala sapa sağlam yerinde duruyormuş.
Bu masalda adı geçen çocuğu çok iyi tanıyorum. ÇÜNKÜ O ÇOCUK BENDİM! ( Necip GÜVEN )
Prof. Acar Baltaş'ın lisede 2 yıl sınıfta kaldığını biliyor muydunuz?
Necip Güven