YOKSA SEN MATEMATİĞİ SEVDİREN ADAM MISIN?
26 Temmuz 2003 cumartesi günü Palmiye Organizasyonuna uğradım. Nail Uslu Bey ve yazısında söz ettiği kızı Büşra'da oradaymış. Nail Bey'le sohbet ettikten sonra Nail Bey dışarı çıktı. Büşra'yı yanıma çağırdım. Büşra ile ilk karşılaşmamızdı. Ve o da beni önceden tanımıyordu. Çekingen tavırla yanıma geldi. Bir sandalyeye oturdum. Ona da karşımdaki sandalyeye oturmasını söyledim. Büşra'da tedirgin bir şekilde "Sen kimsin?" dedi. "Ben Hakimim" diye espri yaptım. Bu espriye aynı şekilde esprili bir cevap verdi. Öyleyse ben sorayım sen de cevap ver dedim. Tamam dedi.
Derslerinin nasıl olduğunu sordum. Tedirgin bir şekilde derslerinin iyi olduğunu söyledi. "Hangi dersleri seviyorsun Büşra" dedim. En çok Türkçe dersini sevdiğini söyledi. Başka hangi dersleri sorduğumda yine Türkçe dersi diye cevap verdi. "Büşra Hanım Türkçe dersini çok sevebilirisin; Türkçe’yi çok sevmen diğer dersleri de sevmeni engellemez. Bir insan bir çok sevgiyi aynı anda gönlünde taşıyabilir. Annemizi çok severken aynı anda Babamızı, kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı, okulumuzu ve öğretmenlerimizide sevebiliriz." dedim. Daha sonra da matematiği sevip sevmediğini sordum. Nail Bey geçen yaz aramızda geçen konuşmayı evde aktarmış olacak ki Büşra'nın gözleri birden parladı. "Yoksa sen matematiği sevdiren adam mısın?" diye sordu. Evet Büşra'cığım dedim.
Biraz daha sohbet ettikten sonra "Matematikle Barışıyorum" kitabının bilgisayar çıktılarından bir bölümünü okuması için Büşra'ya verdim. Büyük bir dikkatle verdiğim yazıları okudu. Biraz önceki tedirgin Büşra gitmişti. Gözleri parlıyor ve yüzü gülüyordu. "Büşra'cıgım şu anki duygu ve düşüncelerini yazar mısın?" dedim. Hemen bir kağıt kalem alarak yazmaya başladı. Bitince yazıyı bana verdi. Görelim bakalım neler yazmış?
Devamı
NECİP GÜVEN