Ev çalışmalarını çocukları bıktıracak kadar çok vermem. Ailenin yardımı gereken çalışmaların dışında öğrencilere karışmalarına izin vermem. Bu çalışmaları yanlışta olsa öğrencilerin kendilerinin yapmalarını isterim. Bazen öğrencilerin aileleri tarafından yapılmış çalışmalardan dolayı öğrenciyi uyarırım. Deftere de ödevi kim yaptıysa okula da o gelsin, çocuğunuzun ödevini yapmakla ona zarar veriyorsunuz diye defterlerine yazı yazarım.
Bir anne veya baba 1. , 2. ve 3. sınıflarda çocuğunun matematik problemlerini onun yerine çözer. 4 ve 5. sınıfa geldiği zaman anne veya baba da zorlanmaya başlar. Bunun üzerine çocuk matematik artık çok zorlaştı annem, babam bile yapamıyor diye düşünmeye başlar.
Bir öğrencimin annesi çocuğun ödevlerine babasının müdahale ettiğini söyledi. Ben de sınıftaki öğrencilere anne, babalarınız problem çözmeye çok hevesli ise sizin problemlerinizi bıraksın benim yazdığım bu problemi çözsünler diye problem yazdırdım. Problem şöyleydi: bir tüccarın 500 lirası var keçi 1 lira, koyun 10 lira, inek 50 lira. 500 liraya 100 tane hayvan alması isteniyor. Tüccar 500 liraya 100 hayvan almak için kaç keçi, kaç koyun ve kaç inek almalıdır?
Çocuğunun problemlerine karışan baba akşam işten gelince bu problemi çözmek için 2-3 saat uğraşıyor, fakat çözemiyor. Ertesi gün ve daha sonraki günler 7-10 gün bu problemin çözümüyle uğraşıyor ama nafile…
Eşine bu problemin çözümü var mı diye soruyor. Ben de problemin çözümü var. İsterse çözüme varabileceğini söylüyorum. Ama o, problemin çözümü varsa problemin çözümü üzerinde biraz daha çalışmak istediğini söylüyor. Yine akşamları işten eve gelince problemi çözmeye uğraşıyor ama yine sonuca ulaşamıyor.
Bir gün yolda karşılaştık. Problemin çözümünü isterse verebileceğimi söyledim. Ama o, hala problemi çözmek istediğini söyledi. Ben de bu şekilde bilinçsizce çabalarsa sonuca ulaşmayacağını ama problemi anlamaya çalışırsa kısa zamanda çözebileceğini söyledim. Bir de ip ucu verdim. Bütün rakamları yaz ve problemi çözmeden rakamlar üzerinde iyice düşün dedim.
Bu ip ucundan sonra ne mi oldu? Problem ertesi gün öğrenci velisi tarafından çözülmüş oldu. Bu olaydan sonra bu öğrenci velisi yanlışını anladı; çocuğunun matematik problemlerine karışmaktan vazgeçti.
ÖDEVİMİ BABAM YAPSIN!
Her öğretmen öğrencisine bir takım ev ödevleri vermektedir. Ödev öğrencinin yerine getirmesi gereken bir sorumluluğudur. Öğretmenler öğrencilere;
• Öğrendikleri konuları pekiştirmek,
• Zihinlerini aktif tutmak,
• Kısa süreli geçici öğrenmeden uzun süreli öğrenmeye geçişi sağlamak,
• Sorumluluk bilincini geliştirmek,
• Öğrencinin kendine olan güvenini geliştirmek gibi amaçları gerçekleştirmek için ödevler vermektedir.
Çocuklara kişilik özellikleri kazandırmak amacıyla verilen bu ödevlere eskiden ailelerin yardım etmeleri istenirdi. Öğretmen çocuğun ebeveynini çağırır ve okulda öğretilenleri evde çocuğa tekrarlatmasını, çarpım tablosu , okuma yazma antrenmanları gibi konuların çocuğa evde öğretilmesini isterdi. Maalesef bu tarz bir yardımı günümüz anne- babaları farklı yorumlayıp , farklı algılamaktadır. Bu gün öğretmenin eğitim yöntemini bilmeyen bir anne- baba çocuğa evde yardım edeceğim derken kendi öğrencilik zamanında uyguladığı yöntemlerle çocuklara baskı uygulamakta ve onları bir şaşırtmacanın içerisinde bırakmaktadır.
Öğretmenlerin en sık karşılaştıkları şey öğrencilerine sorumluluk kazanılması amacıyla verdikleri ödevleri anne-babaların yapmasıdır. Maalesef bu gün bu yanlışı sadece başka meslekten anne-babalar değil; bizzat kendisi öğretmen olan anne-babalar bile yapmaktadır.
Kız Meslek Lisesi Öğretmeni olan bir anne başından geçen olayı şöyle anlatıyor:
“Okuldan eve geldiğimde eşim telefon etti, bizim plan ve programımızın dışında bir yere gitmemiz gerekmişti. İlkokul ikinci sınıfa giden kızımız Zişan’ı da gittiğimiz yere götürdük. Olaylar çok farklı gelişti ve akşam eve geç dönmek zorunda kaldık. Çocuğun sabah okula gidebilmesi için hemen yatması gerekiyordu.
Ama unuttuğumuz bir şey vardı. Yarın sabaha yetişmesi gereken bir ödev ihmal edilmişti. Zişan ağlamaya başladı. Ödevimi yapmazsam öğretmen bana kızar diye. Gecenin geç saati olmuştu. Ben de çocuğun bu ağlamasına dayanamadım ve bir çırpıda ödevi yaptım.
Ertesi gün kızıma okulda günün nasıl geçtiğini sorduğumda çocuğumdan aldığım cevap beni çok utandırmıştı. Öğretmen ödevleri kontrol etmiş ve kızımın ödevini benim yaptığımı anlamıştı. Kızıma “Annene söyle, aferin ona ödevi çok güzel yapmış” diyerek takılmıştı. Bu cevabı aldığımda çok mahcup olmuştum. Bir daha kızımın ödevlerini yapmamaya yemin ettim.”
Yukarıdaki ilk davranış yanlış bir tutumdur. Ana-baba; çocuk daha birinci sınıftayken tutumlarıyla, tavırlarıyla, ödev sorumluluğunun kendisiyle öğretmeni arasında olduğunu çocuğuna anlatmalıdır. Bu konuda sorumluluğu ebeveynin kendi üzerine alması yanlıştır. Büyükler sorumluluğu bir kez üzerlerine alırlarsa, bir daha kendilerini bu bağdan kurtaramazlar.
Çocuğu ödev konusunda sürekli uyarmak ve ceza vermek de yanlış bir davranıştır. Çocuğun kendi davranışlarının sorumluluğunu kendisine bırakmakla; ev ödevlerinden anne-babanın değil kendisinin sorumlu olması gerektiğini öğretmekle, ondaki sorumluluk bilincini küçüklükten geliştirmiş oluruz.
Ev ödevlerinin yapılmasında anne-babaya düşen sorumluluk, öğretmenin çocuğu kendi başına çalışmaya yöneltme konusunda gösterdiği gayretlere yardımcı olmak ve onları uygulamak olmalıdır.
Bırakınız çocuklarınız eğer isterlerse onlara yardım etmeye gönüllü olduğunuzu bilsinler, ancak sadece sorumluluk devralmadan ve çatışmaya girmeden yardım edebileceğinizi anlatın. Çünkü çatışmaya girmek ve ödevler konusunda sorumluluk almak çocuğun eline tekrar kolay kolay alamayacağınız bir koz vermek demektir. ”Sen beni sokağa bırakmazsan ödevimi yapmayacağım işte!” ya da “ödevimi yaparım ama geçen gün mağazada gördüğümüz topu alırsan” gibi şart koşmalara meydan hazırlamış olursunuz.
Ev ödevlerini çocukların başına sürekli kakacağınız bir dır dır etme aracı olarak kullanmayın. Özellikle küçük sınıflarda ev ödevi meselesi fazla büyütülmemelidir. Ev ödevinin asıl amacı çocuğa kendi başına çalışma alışkanlığı kazandırmasıdır. Bunun olabilmesi için öğretmenlerin verdiği ödevler de çocukları çok zorlayıcı olmamalı, çekici olmalı, onun bilgi, görgü ve yetenekleriyle doğru orantılı olmalıdır.
Anne baba ise çocuğun ev ödevine gereken ilgiyi göstermeli gerekli araç gerek ve malzeme teminini sağlamalı çocuğun iyi çalışabilmesi için gerekli ve uygun ortamı ayarlamalıdır. Çocuğun ödev saatinde çocuk için ödevden daha cazip gelecek şeylerle uğraşmamalı, cazip tekliflerde bulunmamalıdır.
KAYNAK: bilgi@basariyolu.com @2002 @lipek
BİREYSEL PSİKLOLJİ UZMANI ALFRED ADLER BU KONUDA NE DİYOR?
Deneyimlerimiz bize kendi başlarına hareket etmek istemeyen çocukların matematik dersinden başarısız olduklarını göstermiştir. Bu durum bu çocukların zekalarının yetersiz olduğunu göstermez.
Çünkü bütün dersler içinde en fazla bağımsızlık gerektiren ders matematiktir. Matematikte çarpım tablosu dışında hiçbir kesinlik yoktur, her şey bağımsız ve özgür işlemlere dayanır. Biliyoruz ki şımarık çocuklar eğer böylesine bağımsız düşünme tarzı kendilerine şu ya da bu şekilde öğretilmemişse bu dersi asla başaramazlar. Alfred ADLER
İnsana, bir işte bir beceri kazandırmak; akıl ve zekasını kullanmasını sağlamak, çok kere ona yapılacak fiili bir yardımdan daha faydalı ve eğiticidir. Böylelikle ona, yardımsız kaldığında, kendi, kendine yardım etmenin yolunu öğretmiş olursunuz.
Matematikte ilerlemeyi sağlayan muhakemeden çok hayal gücüdür. A.MORGAN
NECİP GÜVEN