• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
ÜYELİK GİRİŞİ
MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi13
Bugün Toplam1843
Toplam Ziyaret3176029

Hocam ben sayısalcıyım efsanesi!

10/12/2025

hocam ben sayisalciyim efsanesi

HOCAM BEN SAYISALCIYIM EFSANESİ!


"Hocam, Ben Sayısalcıyım!" Efsanesi ve Matematiğin Gizli Kahramanı: Edebiyat


Hani okullarımızda, koridorlarda, hatta evlerimizde sıkça yankılanan meşhur bir cümle var: "Hocam ben sayısalcıyım, kitap okumama gerek yok ki!"


Bir Türk Dili Edebiyatı Öğretmeni olarak bu cümleyi her duyduğumda hafifçe gülümsüyorum. Ama aynı zamanda bir Beyin Antrenörü ve Koç olarak, o öğrencinin zihninde dönen çarkları görüyorum ve içimden şöyle diyorum: "Ah bir bilsen, o çözemediğin matematik probleminin anahtarı belki de yarım bıraktığın o kitapta saklı."


Bugün biraz ezber bozalım istiyorum. Edebiyatın o nahif dünyası ile matematiğin rasyonel dünyasının aslında nasıl etle tırnak gibi olduğunu konuşalım.


Koçluk görüşmelerimde ve "Dikkat Odaklı Okuma" çalışmalarımda sıkça karşılaştığım bir öğrenci profilinden bahsedeyim size. Adına "Mert" diyelim misal.


Mert'in işlem yeteneği harika. Önüne bir işlem koyduğunuzda saniyeler içinde çözüyor. Ama iş denemelerdeki o çarşaf gibi uzayan "yeni nesil matematik" sorularına gelince kalem duruyor. Mert ile çalışmaya başladığımızda şunu fark ettik: Sorun matematikte değil, Mert'in "sorudaki hikâyeyi" anlayamamasında.


Beyin antrenörü şapkamla şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Beynimiz okurken sadece harfleri birleştirmez; bir senaryo kurar, neden-sonuç ilişkisi (muhakeme) yapar ve bir sonraki adımı tahmin eder. Bu süreç, matematiksel problem çözme sürecinin birebir aynısıdır.
Unutmayalım: Okuduğunu anlamayan bir zihin, verileri işleyip denkleme dökemez.


Eğer bir öğrenci matematikte zorlanıyorsa, hemen önüne test kitapları yığmadan önce şu soruyu sormalıyız: "Bu çocuğun kelime hazinesi ve okuma sabrı ne durumda?"
Hızlı tüketim çağında yaşıyoruz. Öğrenciler TikTok, Youtube, Instagram videolarına alışkın. 15 saniyede başlayan ve biten içerikler. Ama kaliteli bir romanı okumak zaman ister. Sayfalar boyu karakteri tanımak, olayın gelişmesini beklemek, sonunda o "Haa!" anını yaşamak gerekir.
Bu sabır, matematik problemlerini çözerken de şart.


Matematik, evrenin dilidir evet; ama o dili anlamak için önce kendi dilimize, yani Türkçeye hâkim olmamız gerekir. Edebiyat; bize empatiyi, sabrı ve olaylara farklı açılardan bakmayı öğretir. Bir matematik problemini çözmek de çoğu zaman o probleme farklı bir açıdan bakmayı gerektirmez mi?


Uzun zamandır bu işi yaparken anladım ki edebiyat ve matematik, aslında iki farklı dil. Biri duyguların, biri sayıların dili. Ama ikisini de öğrenmek aynı beyin kaslarını güçlendirir: dikkati sürdürme, örüntü tanıma, soyut düşünme, problem çözme, perspektif değiştirme...


Velilerimize ve meslektaşlarıma şunu söylüyorum: Çocuğunuz ya da öğrenciniz matematikte zorlanıyorsa, ona daha fazla matematik problemi çözdürmeyin. Önce ona kaliteli bir kitap verin. Sayfalar arasında kaybolsun, karakterlerle empati kursun, olayların mantığını çözsün.
Çünkü ben gördüm ki; kitap okuyan çocuk, sadece kelime öğrenmiyor. Düşünmeyi, bağlantı kurmayı, sabretmeyi öğreniyor. Ve bunlar matematiğin de, edebiyatın da, hayatın da temel taşları.


Sözün özü; edebiyat ve matematik birbirine sırt çevirmiş iki düşman değil, birbirini tamamlayan iki kadim dosttur. Biri hayal kurdurur, diğeri o hayali inşa eder.


Siz ne düşünüyorsunuz? Bir öğrencinin matematikte gelişmesi için önce iyi bir okur olması gerekmez mi? Ya da tam tersi. Problemlerle düşünebilen bir zihin, metinleri de daha derin kavrayamaz mı?


Bir sonraki bültende görüşmek dileğiyle...


Ceren AKKOL (Dikkat Odaklı Okuma Gelişim Merkezi Kurucusu)

Web sitesi: cerenakkol.com
Instagram: @ceren_akkol

150 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın