Aysun Gençünal
aysungencunal@gmail.com
ÖĞRENME İLETİŞİMİ ÜZERİNE
30/01/2020 matematikkafe.com Öğretmenlik yaparken öğrenmenin gerçekleşmesi için olumlu bir öğrenme ortamı gerekliliğini keşfediyorsunuz. Pazarlama ve satış işinde de bu böyledir. Alıcıda, anlatılanlardan çok hissettirdiklerinizin izi kalır ve bu hisler olumluysa satış başarılı olur. Bu nedenle iletişimde seçtiğimiz metot bizden pek çok iz taşır ve bilgiyi aktarırken bu veriler üzerinden bilgilerimizi transfer ederiz. Öğretmenlik yaparken sıklıkla kendi öğrenciliğime geri dönüp model aldığım ya da model almadığım öğretmenlerimin metotlarından faydalanıyorum. Hepimiz bunu bilinçsizce yapıyoruz aslında. Tıpkı anne, baba olmayı ebeveynlerimizden model aldığımız gibi. Hatırladığım birkaç öğretmen tipini aktarmaya çalışayım. Hayranlık duyduğum ve sanırım mesleğimi seçmemde en çok etkili olan matematik öğretmenimin tarzı, tutkulu oluşuydu. Dersi anlatırken tahtada dans eder gibiydi, bizi yakalar ve tahtanın bir sağında bir solunda yazıp çizerek peşinden sürüklerdi. Marjinal denebilecek bir görünüşü vardı. Kısa erkek model kesimli, boyasız kır saçları, ince bir bedeni, iri gümüş takıları ile hem aykırılığı hem de uyumu keşfetmiş gibiydi ve onu izlemek hayranlık uyandırırdı. Öğretmenlerimin giyimlerine, takılarına çok dikkat ettiğimi fark ediyorum. Öğrencilerimiz de böyleler. Hatırladığım başka bir öğretmenim tarzı yine marjinal bir kadın olan biyoloji öğretmenimdi. Genelde gergin ve sinirli bir hali vardı. Dersi ezbere dayalı olduğu için ilmek ilmek işlerdi ve ona katılmak zorundaydık. Bu gerginlik beni başlarda çok tedirgin etmişti ve bir süre direnmiştim. Bir süre sonra derste öğrendiklerimin kalıcı öğrenmeye dönüştüğünü fark ettim ve başarmıştım. Gerginliği beni sürekli tetikte tutmuştu, ani gelen sorulara cevap verme isteği her zaman hazır olmaya ve çalışmaya itmişti. Ve dersi başardıkça bu tutumunun onun tarzı olduğuna ve benim başarıma hizmet ettiğine ikna olup teslim oldum. Başka bir öğretmenim ise yine iz bırakmıştır. Dersi anlatırken herhangi bir iletişim şekli seçmezdi ve konuştuğunda otomatik olarak onu dinlememizi ve anlatılanları anlamamızı beklerdi. Bu beklenti çok manasızdı ! Biz çocuklar bizim için bir yöntem sunmayan, kendiliğinden öğrenmemizi bekleyen bir öğretmeni neden dinleme eğiliminde olmalıydık ki ? Kendisi uzunca çekişme yaşadığım ve saygı duyamadığım biriydi, üzülerek söylüyorum.. Hatta kendimi aşıp saygısızca davrandığımı itiraf ediyorum. İçimdeki kötüyü ortaya çıkarmıştı. Hepsinden izler taşıyor, zaman zaman eleştirsem de öğretmenliğimde bana zemin hazırlayan o duygusal altyapıma geri dönebiliyorum. İşte bu sebepledir ki öğretmenlikte iletişimi ve duygusal durumu çok önemsiyorum. Çocuklara bilgilerimizi kendi iç dünyamızdan çıkan verilerle aktarıyoruz ve bunların sağlıklı olması çok mühim.. Gencecik, pırıltılı gözlerle bize bakan o çocuklarda bırakacağım her iz, iyi ya da kötü olarak seneler sonra hatırlanacaklar.. Blog yazmayı hiç düşünmüyordum. Hatta blog yazmanın ukalalık olduğu gibi bir ön yargım vardı. Bu blog web siteme eklenti olarak geldi ve site kurucum bana blog yazmanın çok faydalı olduğunu öğütledi. Elbet benim de söyleyecek birkaç kelamım olur diye başladım yazmaya ve ilk blog yazımla karşınızdayım. Bundan sonra diğer iz bırakan öğretmenlerimden ve Çarpala yolculuğumdan bahsetmek üzere burada olmayı planlıyorum. Yazı yazmayı çok keyifli buldum. Umarım yazım sizlere ulaşır ve keyifle okursunuz. Sevgilerimle Aysun Gençünal |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Çarpala Oyunu - 30/01/2020 |
Çarpala Oyunu |