Prof. Dr. Necati Cemaloğlu
necaticemaloglu@hotmail.com
Eğitilmiş Toplum
23/03/2020 Prof. Dr. Necati CEMALOĞLU Eğitim fakültelerini kazanıp gelen öğrenciler ilk dönem “Eğitim Bilimine Giriş” dersi alırlar. Bu derste ilk öğrendikleri şey, eğitimin tanımıdır. “Eğitim, bireyin kendi yaşantısı yoluyla istendik yönde, kasıtlı olarak davranış değişikliği yaratma sürecidir.“ şeklinde tanımlanır. Daha sonra, öğrenme kavramının tanımı verilir. “Öğrenme, kalıcı izli, davranış değişikliği yaratma sürecidir.” ibaresi kullanılır. Öğretim üyesi, bu tanımdan sonra “eğer davranış değişikliği oluşmamışsa, öğrenme gerçekleşmiş sayılmaz.” ifadesini öğretmen adaylarıyla paylaşır. Örneğin, sigara sağlığa zararlıdır. Bu bilgiyi bilen bir kişi, hala sigara içiyorsa, öğrenmiş sayılmaz. Öğrenmiş olsa, sigara sağlığa zararlıdır, ifadesini kullandıktan sonra, sigara içmemesi gerekir. Öğrenmede kalıcı, izli, davranış değişikliğinin ortaya çıkması beklenir. Eğitilmiş toplumlarda, devletin “covid-19” virüsünden dolayı acil durum ilan etmesi yeterlidir. Bu acil durumdan sonra halkın hijyen faktörlere daha çok dikkat etmesi, zorunlu olmadığı sürece sokağa çıkmaması, karantinadan kaçmaması, sosyal mesafeyi koruması, hastalık belirtileri görüldüğü anda en yakın sağlık merkezine gidip test yaptırması beklenir. Eğer bir ülkede sokağa çıkma yasağını etkili hale getirmek için ceza-i müeyyide uygulanıyorsa, 65 yaş ve üzeri vatandaşlar için bedava olan toplu taşıma uygulamasına son veriliyorsa, park ve bahçelerdeki banklar belediye ekipleri tarafından sökülüyorsa, binlerce insan covid-19 virüsüne karşı Bangladeş’te olduğu gibi dua etmek için bir meydanda buluşup topluca dua ediyorsa, o toplumun eğitildiğini iddia etmek güçtür. Bir ülkede eğitilmiş bireylerin vatandaşlık haklarını ve sorumluluklarını bilmesi beklenir. Vergi vermek, askere gitmek, seçimde hür iradesiyle oy kullanmak, çevreyi temiz tutmak, kamu malına zarar vermemek, demokratik haklarını kullanmak gibi. Eğer bir ülkede vergi kaçırılıyorsa, vergi kaçırmak olağan bir durummuş gibi algılanıyorsa, insanlar sokağa tükürüyorsa, birbirilerinin malına, canına zarar veriyorsa, o toplumun eğitildiğini iddia etmek güçtür. Ülkelerin şehir merkezlerinde bulunan caddelerin kenarlarına yaptıkları kaldırımların yüksekliği, o ülkenin gelişmişlik, eğitilmişlik düzeyinin göstergesidir. Eğitilmiş toplumlarda kaldırımların yüksekliği 10 cm’den daha yüksek değildir. Eğer bir ülkede kaldırım yüksekliği 30 cm’den daha yüksekse, yola yükselti koyularak hızlı araçların durması için engel koyuluyorsa, trafik ışıkları varken kavşakta polis ekibi bekliyorsa, o ülke vatandaşlarının eğitildiğini iddia etmek güçtür. Bu olayların mealen ifadesi şudur: Biz sizi kurallarla durduramıyoruz, engel koyduk. Kaldırıma park etmek yasak ve siz bu kurala uymuyorsunuz. Biz de mecburen kaldırımı yükseltmek zorunda kaldık… Ülkede trafik kazalarında ölen insan sayısı, başka bir ülkenin savaşta kaybettiği insan sayısından fazlaysa, maganda kurşunu ile masum insanlar ölüyorsa, parkta dinlenen yaşlıların üzerine bir kamyon gelip vatandaşları ezerek öldürüyorsa, evinin cam kenarında otururken nereden geldiği belli olmayan bir kör kurşunla masum insanlar bitkisel hayata giriyorsa, o toplumun eğitildiğini iddia etmek güçtür. Eğitim, bireylerin elit ve entelektüel gelişimini sağlar. Bireyler kendileri gibi düşünmeyen insanlara tahammül etmeyi, birlikte yaşamayı, birlikte üretmeyi, empati yapmayı eğitilerek kazanır. Eğer bir ülkede siyasi, etnik, dini çatışmalar varsa, anarşi, kaos ortamı söz konusuysa, insanlar, kamplara ayrılmış, biri diğerini ötekileştiriyorsa, birbirlerinin yaşam alanını daraltıp yaşam hakkını elinden almaya çalışıyorsa, o toplumun eğitildiğini iddia etmek güçtür. Bir ülke vatandaşı, kızını başlık parası ile gelin etmeyi normal kabul edip, kızının sevdiği adamı namusu gerekçe göstererek katlediliyorsa, aile içi enses salt gelenekler ve aile namusu bahanesiyle örtbas ediliyorsa, aile içi infaz had safhaya çıkmışsa, kadın cinayetlerinde her geçen gün artış yaşanıyorsa, kadına ikinci sınıf insan muamelesi yapılıyorsa, o toplumun eğitildiğini iddia etmek güçtür. Bir toplumda rüşvet, torpil, adam kayırma, hırsızlık, gasp gibi olumsuz olaylar, gazete haberlerinin üçüncü sayfasında veriliyorsa, hırsızın, sapığın sosyal itibarı varsa, toplum gayriahlaki davranışları eleştirmesine rağmen tepki vermiyorsa, o toplumun eğitildiğini iddia etmek güçtür. Bir ülkede kitap okuma oranı düşükse, insanlar televizyon izleyerek bilgi sahibi oluyorsa, bir ülkede kütüphaneden daha çok kahvehane varsa, toplum dizi filmlerle avutuluyorsa, toplum bu uyuşukluk haline tepki vermeden, teslimiyetçi bir anlayışla karşılıyorsa, o toplumun eğitildiğini iddia etmek güçtür. Bir ülkede kriz esnasında insanlar alışveriş merkezine saldırıyor, yiyecek, içecek ve temizlik maddelerini stokluyorsa, bunun mealen ifadesi şudur: “Ben yaşayayım sen öl.” Amerika ve Kanada’da alışveriş merkezlerinde tuvalet kâğıdı almak için birbiriyle kavga edenleri, mermi almak için saatlerce sırada bekleyenleri haberlerde izledim. Amerika’da kale evler vardır. Amerika’da kriz olursa, zenginler kale evlerine çekilir. Aç ve perişan olan halk, zenginlerin yiyeceğini almak, suyunu içmek için saldırırsa, bu kale evden savunma yapıp yiyecek ve içeceklerini vermemek, yaşamak için mücadele edeceklerdir. Bu haberi izlerken rahmetli ninemin Kurtuluş Savaşı günlerindeki anıları aklıma geldi. “Evlat, erkekler hep savaşa gitti. Köyde erkek kalmadı. Yaşlılar ve çocuklar vardı. Tarlaları ekip biçemedik. Yaşlı eşek ve atların pisliklerini oluğa atıp içinden parçalanmadan çıkan buğday ve arpa ayrıştırılırdı. Bunları yıkayıp yiyenleri gördüm. Allah bir daha bu millete Kurtuluş Savaşı yaşatmasın.” diye dua ederdi. O kara günlerde yaşayan ecdat, birbirinin evini basıp, başkasının malına el koymayı kimse düşünmek bir tarafa, aklına bile getirmemişti…. Eğitilmiş bir toplumda hasta olan insanlar karantinadan kaçmaz, karantinayı delmek için torpil peşinde koşmaz, toplu yaşanan yerlere girip çıkmaz, kendi sağlığını, başkalarının sağlığını korumaya çalışır. Eğer bir ülkede yurtdışından gelenler karantinaya alınacakları yere zorla götürülüyorsa, karantina yerinden kaçmaya çalışıyorsa, kendisine engel olan polisin yüzüne tükürüp al sana hastalığı geçirdim, haydi şimdi sen düşün diyecek kadar aymazlık yaşanıyorsa, askere gidenler terminalde kalabalıklar eşliğinde uğurlanıyorsa, o toplumun eğitildiğini iddia etmek güçtür. Bir toplum duyduğu bir bilginin kaynağını sorgulamadan, doğru mu yanlış mı olduğunu kontrol etmeden eyleme geçiyorsa, insanların yaşadığı otelin etrafını kuşatıp onları canlı canlı yakmaya teşebbüs ediyorsa, kolluk kuvvetleri varken suçluları kendisi infaz ediyorsa, o toplumun eğitildiğini iddia etmek güçtür. Ülkenin sokaklarında “sokak çocuğu”, “sokak köpeği”, “sokak kedisi” varsa, sokakta yaşayan yaşlılar, soğukta donarak ölen vatandaşlar varsa, morgda gömülmeyi bekleyen insana tecavüz ediliyorsa, sokak hayvanlarına tecavüz eden sapıklar varsa, o toplumun eğitildiğini iddia etmek güçtür. Sonuç olarak, eğitim kurumlarının amaçları gerçekleşmesi halinde, eğitilmiş insanların sayısının artması halinde dünya cennete dönüşecek beklentisi vardır. Fakat bu durum çoğu zaman imkânsızdır. Herkesi eğitmek, herkesi istendik davranışları sergiler hale dönüştürmek elbette ki zordur. Bütün dünyada temel eğitim zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. Temel eğitim alan kişilerin yaşam kalitesi artar. Yaşam kalitesi artan kişiler, ”iyi insan, iyi vatandaş” olur. İyi insan, iyi vatandaş, vatandaşlık haklarını ve sorumluluklarını bilir. Başkalarının yaşam alanına saygı duyar. Cehaletten kaynaklanan sorunlar ortadan kalkar. Toplu yaşamada düzen ve intizam ortaya çıkar. Eğer bir ülkede üniversite diploması alanların sayısal çoğunluğu varsa ve toplumda yaşam kalitesi artmıyorsa, eğitimin amacına ulaşmadığı ifade edilebilir. Eğitilen bireyin hem kendi yaşam kalitesinin arttırması hem de yaşadığı toplumun yaşam kalitesini artırması beklenir. Eğitim kurumları bir üst eğitim kurumuna bilgiyle donanmış öğrenci yetiştirmeye çalışırken, asıl işlevlerinden uzaklaşır, merkezi sınavlara yönelirse, sonuç diplomalı ama cahil bir toplum ortaya çıkar. Eğitilmiş olmayı okulla sınırlandırdım ancak okula gitmediği halde, okula gidenlerden daha eğitilmiş davranışlar sergileyen kişiler de vardır. Bu insanlara “Arif” denir. “Arif ile Alim” ifadeleri bu duruma işaret eder. Eğitimin kalitesini ölçmek istiyorsanız beş seçenekli testlere gerek yoktur, sokağa çıkın, yerdeki çöplere, kırmızı ışıkta geçenlere, tükürüklere, hak etmediği kadrolara atananlara ve parktaki çiçeği hınçla, öfkeyle koparanlara bakın, yeter. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
EĞİTİM VE YÖNETİMDE İNOVASYON - 11/04/2021 |
Eğitim ve Yönetimde İnovasyon |
ÇOCUKLARLA SORUN ÇÖZME - 14/03/2021 |
ÇOCUKLARLA SORUN ÇÖZME |
ÖRGÜTSEL ÇETELER - 15/02/2021 |
ÖRGÜTSEL ÇETELER |
EĞİTİM VE YÖNETİMDE MİZAH - 05/07/2020 |
Eğitim ve Yönetimde Mizah |
Öğretmen Özerkliği - 24/06/2020 |
Öğretmen Özerkliği |
Öğretmek Bir Sanattır - 14/06/2020 |
Öğretmek Bir Sanattır |
İLETİŞİM KURUNUZ, İLİŞKİ DEĞİL - 07/06/2020 |
İLETİŞİM KURUNUZ, İLİŞKİ DEĞİL |
Türküler ve Yönetim Bilimi - 05/06/2020 |
Türküler ve Yönetim Bilimi |
Türkülerin Dili ve Eğitim - 23/05/2020 |
Türkülerin Dili ve Eğitim |
Devamı |