Ramazan Bakkal
ramazanbakkal28@gmail.com
Remzi Demir Serisi 2. Yazı
13/10/2020 Remzi Demir Serisi 2. Yazı YARINA BAKMAK VARKEN DÜNE TAKILIP KALMAK Prof.Dr. Remzi Demir “Övgü ve yergi söylemlerini terk edip hakikati olduğu gibi gösterecek kuramsal çerçeveyi teşkil etmeye ihtiyacımız var.” diyor. Ve sorularını sıralıyor: Nerede hata yaptık? Doğuda bilimin gerileyişinin dahili ve harici sebepleri nelerdir? 16. Yüzyılda bilim ve teknoloji birikimleri ve düzeyleri bakımından aşağı yukarı aynı düzeyde olan Doğu ve Batı dünyalarında, iki asır içinde büyük bir farklılaşmanın oluşmasını sağlayan dahili ve harici sebepler nelerdir? S.37 (*) Osmanlılar döneminde “muktedir cemaat” yani iktidarı yönlendiren grup Âlimler Topluluğudur. Üyeleri: Müderris, müftü ve kadılar... Kazasker ve şeyhülislam. Yaklaşımları: Skolastik. Eğitim Kurumları: Medreselerdir. Tekkelerdir. Müfredat çağlar boyunca pek değişmemiştir. Yöntemleri: Fıkhı değil de tasavvufu önemsedikleri için aklı kısmen ya da tamamen reddederler. Bilginin iki temel kaynağı vardır.: Vahiy ve hads(bir tür sezgi)Vahiyden farkı nebi bilgisi değil velî bilgisidir. Yaklaşımları: Mistiktir... İslam dünyasında, bilimi savunacak güçlü bir cemaat oluşturulamamış ve bilginin kaderi, bilim sever hükümdarların himayelerine, teşviklerine terk edilmiştir. S.40 BİLİMLE İLİŞKİLER: 17. YÜZYILDA Avrupa’da bilim adı verilecek bir episteme türü ortaya çıkmış ve teknikle bütünleşebildiği için dünyanın kaderini değiştirmiştir. Âlimler topluluğunun bilimle irtibatı yüzeysel, Arifler topluluğunun bilimle irtibatı yok denecek kadar azdır. Osmanlı düşünce tarihini Alimler topluluğu ile Arifler topluluğu arasındaki çatışma üzerinden okumak mümkündür. Bu bir hakimiyet savaşıdır. İktidarlar genellikle alimleri desteklemiştir. Ariflere de gereken hürmeti göstermiştir. İSTİSNA BİLGİNLER; 15.asırda Ali kuşçu, 16. Yüzyılda Takuyiddinibn Maruf, 17. Yüzyılda Ali el-İznikî, 18. Yüzyılda İsmail Gelenbevî, 19. Yüzyılda Şânizade Ataullah Efendi, medrese eğitimi görmüş olmakla birlikte mensubu bulundukları epistemik cemaatin paradigmatik sınırlarını aşabilmiş ve Aklî ilimlerin bir veya birkaç dalında uzmanlaşma becerisini gösterebilmişti... 17.yüzyılda BirgiviMehmed Efendiden esinlenen Selefî öğretinin müntesipleri olan Kadızadeliler, esasen epistemik cemaatin alt-kadrolarından çıktı. S.50 GÜCENMİŞLER ACABA NİYE? İktidar, yani Osmanlı Hanedanı, siyasi, idarî, içtimaî münasebetleri sebebiyle 16. Yüzyılda “Muktedir Epistemik Cemaati” desteklemiş ve bu cemaatin paradigmasını ideoloji olarak benimsemiştir; bunun dışında kalan her türlü düşünce ve inanç biçimini yasaklamış ve bu yasağa uymayanları “teftiş yoluyla” susturmuştur; böylece Osmanlı Rönesansı ve Reformu son bulmuştur. S.57 ..Şeyhülislam Kadızade Ahmed Şemseddin efendinin (1512-1580) İstanbul Rasathanesini yıktırması ve ulemanın, bunun banisi olan Müneccimbaşı Takiyüddin’i (1521-1585) mülhid ve zındık olduğu gerekçesiyle öldürtme k istemesi, Koca Sinan Paşa’nın 5 Mayıs 1580 tarihinde Sultan 3. Murad’a yazmış olduğu bir arzdan anlaşılmaktadır ki İstanbul Rasathanesinin yıkılmış olması ulemayı tatmin etmeye yetmemiştir. Ulema duacılarınız kendisinin katlini gerektiren tanıklıklarda bulunup ‘Kutsal Şeriatın uygulanması için teftişe veresin’ derken ‘Hak yerini bulmadı ve tanıklığımız makbul olmadı’ diye gücenmiş olup, nice biçimlerde dedi-kodu edip, ihtimaldir ki toplanıp ‘Şeriatla teftiş isteriz’ diyeler. ...açıkça anlaşılmaktadır ki özgür düşünce “rafizi, zındık, mülhid” suçlamalarıyla ürkütülmüş ve Ortodoks paradigmanın dışında kalan çevreler “teftiş edilmek” suretiyle ulema tarafından susturulmuştur. Deveye sormuşlar boynun neden eğri? Nerem doğru ki demiş... Şimdi bunun neresinden tutacağız? Neresini soracağız... Sorgulamayı, düşünmeyi, akıl etmeyi bırakıp “büyüklerimiz bilir” anlayışıyla hareket edilirse başka ne bekleyebiliriz? “Liderin yanlışı benim doğrumdan üstündür” diyen kimdi? Hatırlayan var mı? 500 sayfalık kitabında memleketin her meselesinden bahsedip de bir tek bilim-teknoloji kelimesi-cümlesi geçmeyen siyaset dehaları vardı. Bugün de var. Kapı gıcırtısı, sinek vızıltısı denilen türden boş boş konuşanlar, yazanlar bir şey zannedilir bu ülkede. Şöyle polemikçi böyle polemikçi... İktidara nasıl da giydirdi gibi avuntular. Yürekleri serinlese de ülkenin bir adım ileri gitmesine bir katkı sağlamayan işleri bilmem ne zaman terk edeceğiz? Düne takılıp kalmayacağız, bir kere daha aldatılmamak için dikkatli olacağız. Bilimi, aklı, düşünmeyi esas alacağız. Duvarlardan, yollardan önce bilime yatırım yapılması için çalışacağız... KONUYA DEVAM EDECEĞİZ.. 10 Ekim 2020 (*) Remzi Demir. Osmanlı Epistemesini Anlamak- Çatışma Kuramı /Muhayyel Yayınları-1.Baskı /İstanbul 2020 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
EL AÇAN DEĞİL, EL AÇILAN ÜLKE OLMALIYIZ - 17/01/2024 |
EL AÇAN DEĞİL, EL AÇILAN ÜLKE OLMALIYIZ |
TÜRKİYE'DE GİRİŞİMCİLİK - 09/01/2024 |
TÜRKİYE'DE GİRİŞİMCİLİK |
YUVARLAK DÜNYA GİTTİ, KARE DÜNYA GELDİ... - 09/01/2024 |
YUVARLAK DÜNYA GİTTİ, KARE DÜNYA GELDİ... |
İSTANBUL’DA YANGIN MOSKOVA’DA COŞKU - 07/01/2024 |
İSTANBUL’DA YANGIN MOSKOVA’DA COŞKU |
YÖNETİCİLERİMİZE “RUSYA’DA BİLİM” SEMİNERLERİ... - 06/01/2024 |
YÖNETİCİLERİMİZE “RUSYA’DA BİLİM” SEMİNERLERİ... |
OTO TAMİRCİSİ OLMAK İSTİYORUM - 06/01/2024 |
OTO TAMİRCİSİ OLMAK İSTİYORUM |
KENDİ KENDİNİ EĞİTMİŞ MUCİTLER - 28/12/2023 |
KENDİ KENDİNİ EĞİTMİŞ MUCİTLER |
MUSLUK TAMİRCİSİ EŞŞŞŞ!!! - 24/12/2023 |
MUSLUK TAMİRCİSİ EŞŞŞŞ |
TEŞHİS VE TEDAVİDE YÖNTEM - 24/12/2023 |
TEŞHİS VE TEDAVİDE YÖNTEM |
Devamı |