• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi35
Bugün Toplam744
Toplam Ziyaret2629262
Necip Güven
necipguven2008@gmail.com
EĞİTİM HAYATIMA İLHAM VERENLER!
15/10/2020
EĞİTİM HAYATIMA İLHAM VERENLER!

Bu yazımda 7 Mayıs 1999 tarihinden sonra “Başarı Yürüyüşü” adını vererek çıktığım yolda okuduğum kitaplar, önüme çıkan hocalarım, ustalarım ve “Hayat Okulu”ndan aldığım önemli derslerden bazılarını sizlerle maddelere halinde paylaşacağım.
 
Bu yazıda adını andığım veya anmadığım benim üzerimde emeği geçen tüm hocalarıma ve ustalarıma sonsuz teşekkürler…..
 
1-Yıl 1996 , yer Eskişehir, İnegöl’den Eskişehir’e yeni tayin olmuş arayış içinde olan bir eğitimci !Ve bir radyo programında tanıdığım ve hala bana ışık olan, yön veren Deniz Fenerim Dürdane ELHAN Hocam….
 
Bir eğitimcinin MEB emekli olmakla kenara çekilmemesi gerektiğini ondan öğrendim. Ben de hocam gibi bildiklerimi mezara götürüp karıncalarla paylaşmak yerine karınca kararınca toplumla paylaşmayı seçtim.
 
İyi ki hocamdan aldığım bu dersle bu yolu seçmişim çünkü bu günlerde bazı gerçekleri haykırma noktasına geldiysem, bu tamamen hocalarımın bana verdiği cesaretle bilgilerimi paylaştığım Anadolu insanının karşı paylaşımları ile beni zenginleştirmesi sonucundadır.
 
2- 7 Mayıs 1999 ve Eskişehir Tozman Düğün Salonunda Hocam Oğuz SAYGIN ile yaptığımız ‘’Değişim Rüzgarları’’ Semineri iyi bir tavuk olmaya çalışan bir eğitimcinin aslında bir kartal olduğunu kavraması.
 
44 Yaşında bir tavuk’un ölüşü ve küllerinden muhteşem bir kartalın doğuşu. Oğuz Hocam’dan aldığım en büyük ders hayallerime yüzme öğretmektir. O tarihten bu güne kadar hayallerim ne zaman suya düşse her zaman yüzerek kıyıya mutlaka ulaşmıştır. Sonunda çok ağır bedeller ödemiş olsam da. Ne yapalım, kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde çıkmamıştır değil mi?
 
Hocamdan aldığım ikinci dersten hocamın da haberi olduğunu zannetmiyorum çünkü o dersi ben kendim çıkardım. Hocam seminerde başarılı olmadan önce öğrencilik ve iş hayatında ne kadar başarısız olduğunu anlatmıştı.
 
Ben de kendi kendime ‘’Oğuz Hocam bu iş başarısız olmakla başlıyorsa benim öğrencilik hayatım sizden daha büyük başarısızlık örnekleriyle dolu. O halde yüksekten düşen lastik top misali ilerde ben başarı yönünden sizi geçeceğim.’’ dedim.
 
Daha sonraları Oğuz Hocam Eskişehir’e her konferansa geldiğinde hem de yüzlerce izleyicinin huzurunda ‘’Oğuz Hocam, günün birinde ben eğitim alanında yapacağım çalışmalarla başarıda siz geçeceğim. Benim öğrencilerim de beni geçecek.’’ dedim.
 
3 -Yıl yine 1999 , Eskişehir’de Vali Yardımcısı Gökhan Veli KİŞİOĞLU ile tanışmam. Sabahçı olduğum okulda hafta içi okuldan çıktıktan sonra gideceğim ikinci adres Gökhan Beyin Valilikteki odası olmuştu.
 
Türkiye’nin eğitim sorunları üzerine bazen fikir ayrılıklarına kadar varan hararetli sohbetler. Ben gerçek aydının tüm görüşlere açık olup gerektiğinde yıllardır doğru bildiği bilgilere karşı ileri sürülen yeni fikirlere ispat edilmesi şartıyla kabule hazır olduğu gerçeğine Gökhan Valimle şahit oldum. Benim sıradan bir öğretmen olmam onun için hiç te önemli değildi. Bana en önemli dersi ‘’Necip Hocam, eğitimimizin durumunu biliyorsun. Bu bakımdan yalnız bilmek yetmez, karanlığa küfretmek yerine bir mum yak ki karanlıklar aydınlansın!’’ öğüdüdür.
 
4- Yıl 1999’un son ayları Eskişehir’e yeni çıkan ‘’SAVAŞÇI’’ kitabının tanıtımı için gelen Doğan CÜCELOĞLU ile tanışmam ve kitabını almam. Kitabın arka kapağında yazılanlar işimin ne kadar zor olduğunu ortaya koyuyordu. Savaşçı kitabının arka kapağında ‘’Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!...’’ diyordu.
 
O zaman kitabın arka kapağında iki cümle ile ifade edilen bu gerçekler o gün için bana çok bir şey ifade etmiyordu ama o günden bu güne yaşadıklarım ışığında bir kitap bile yazabilirim ama yazmayacağım çünkü bu gün yapılacak çok daha önemli işler var.
 
5- 2000 Yılında tanıştığım ‘’Mega Hafıza’’ şirketinin sahibi ve Dünya Hafıza Şampiyonu Melik Safi Duyar Bey’i tanımam ve o zaman çıkardığı tüm setleri almam. (Tek maaşlı bir öğretmen olarak bütçemi biraz sarssa da çıkmıştık bir kere yola.)
 
Daha sonra telefonla randevu alıp şu anda matematik projelerimin temelini oluşturan projelerimle ilgili görüş alış- verişinde bulunmam.
 
Melik Safi Duyar Bey’den ve setlerinden çok şey öğrenmeme rağmen Melik Safi Duyar Bey’in yaşadığı sıkıntılar ışığında aldığım en büyük ders ‘’Elimde en mükemmel öğretim sistemleri olsa bile karşımdaki öğrencilerin , insanların olumsuz düşünce ve ön yargılarını yıkmadan onlara çok fazla bir şey öğretemeyeceği.’’ gerçeğidir.
 
6- Muhammet Bozdağ’dan duanın başarıdaki önemini ve ısrarcı olmanın bir çeşit fiili dua olduğu gerçeği olduğunu…
 
7- Değerli matematik hocam Müyesser Saka’dan yaptığım işin bir çeşit Don Kişot’luk olduğunu… Ülkemde öğrencilerine faydalı olmak için çırpınan eğitimcilerin yanında eğitimin bazı kilit noktalarına çöreklenmiş ve kış uykusuna yatmış dinazorların olduğunu… Bu dinazorların projeyle uğraşanlara hiç bir yararının olmayacağını öğrendim.
 
Müyesser Hocam ne kadar benim için ‘’Matematiğin Don Kişot’u‘’ dese de mevcut sistemi ve bu sistemin zaaflarına vakıf Dürdane ELHAN ve Müyesser Saka gibi hocalarımla tanışmış olmamın benim için çok büyük bir şans olduğunu….
 
8- ''Ben Dünyanın En Akıllı İnsanıyım'' kitabının yazarı, arkadaşım Erdal Demirkıran’dan kartalların tavuk gibi eğitilerek kümeslere mahkum edildiğini….
 
9- Okuduğum hafıza eğitimi kitaplarından çocuklarımızın yüce yaratıcı tarafından çok güzel bir şekilde ve mükemmel özelliklerle donatılmış bir ‘’Süper Bilgisayar’’ olarak dünyaya geldiğini ama çevresindeki olumsuz düşünce virüslerinin bulaşmasıyla 10-12 yılda programlarının çökertilip başarısızlığa mahkum edildiğini…
 
10 - Bir kibritin ıslandığında veya kırıldığında işe yaramadığını ama o kibritin kuru bir şekille yakıldığında o küçücük kibritin içinde binlerce dönümlük büyük ormanları yakacak enerji sahip olduğunu… Bu yüzden idealist insanları ‘’Bu ülkeyi sen mi kurtaracaksın!’’ diye vaz geçirmek isteyenlerin kulak asılmaması gereken birer palavracılar olduğunu …
 
Onlarca sıfırın soluna konan 1 (bir) misali, hedefi olan bir eğitimcinin bir ülke için çok büyük bir değer olduğunu …
 
11- İnsanları büyük yapanın diploma, mal, makam ve şöhret olmadığını… Eşek ölünce semerinin, büyük insanların da ölünce geriye eserlerinin kaldığını…
 
12 - Başarılı insanların uzaydan gelmediğini, onları başarılı yapan ana nedenin kararlı ve ısrarcı olmalarının olduğunu….
 
13 - Matematikte 1+1=2 olduğunu fakat pozitif ilkelerle çalışan işletmelerde ise 11 olduğunu…
 
14- Çocukların ilk öğretmenlerinin anne-babaları olduğunu fakat bir çok anne-babanın bunu farkında olmadığını..
 
15 - Bizim değerimiz diye övündüğümüz ‘’Mimar Sinan, Yunus, Mevlana ve Nasrettin Hoca gibi değerlerin isimlerinin yalnız resmi kurumlara ad olarak verildiğini ama düşünce ve felsefelerinin binaların içine girmediğini.
 
16 - Anne-baba veya öğretmen olarak çocuklarımızı ve öğrencilerimizı çok sevdiğimizi, fakat duyduğumuz sevgiyi servis etmekte sorun yaşadığımız için bir çuval inciri berbat ettiğimizi. ( Şaban Kızıldağ )
 
17 - Ülkemizde bir çok dahi adayının yeteneğinin farkında bile olmadığını, bu yüzden zamanlarının çoğunu altılı ganyan veya iddia bayilerinde boş hayaller uğruna harcadığını…
 
18 - Çok kolay ve hak edilmeden kazanılan paranın bereketinin de olmadığını ve huzur getirmediğini…
 
19 - Hayatın anlamının ‘’Anlamlı Yaşamak’’ olduğunu…
 
20 - En güzel mesleğin insanlara hizmet yolunda en çok sevilerek yapılan meslek olduğunu…
 
21- Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde benden daha idealist, yetenekli ve mesleğine aşık binlerce öğretmen olduğu halde modası geçmiş öğretim sistemleri yüzünden hem kendilerini hem de öğrencilerini boş yere yorduğunu…
 
22 - Hababam Sınıfı türü filmlerin yeteri kadar bilinçlenmemiş çocukları ve gençleri güle güle aptallaştırdığını… (Bilinç altının gücü kitaplarına göz atanlar benim ne demek istediğimi daha iyi anlar.)
 
23 - Olumsuz eleştirilerin vasat insanları çökertirken pozitif insanları daha da bilediğini…
 
24 - 2000’li yılların başında Uğur Doğrugüven’in “Eğitim Önemli Diye Diye Bu Hale Geldik” kitabından ülkemizin OECD ülkeleri arasında matematik dahil hiçbir dersten ilk 30 ülke arasına giremediğini öğrendim. O günden beri bunun acısını yüreğimde taşıyor ve bu üzücü tabloyu değiştirmenin mücadelesini veriyorum.
 
25 - Turgay Biçer’den başarının beyinde başladığını öğrendim.
 
26 - Başarısız insanların, yaptıkları hataları gözlerinde olduğundan fazla büyüttükleri için bu yüzden yaşadıkları her olumsuz deneyimin onlarda büyük yıkımlara neden olduğunu. Bu yüzden bu tür insanlar yeni riskler alma ve çalışma şevkleri kırıldığını ....
 
Başarılı insanlar ise bu tür hata ve başarısızlıkları birer öğrenme fırsatları olarak gördükleri için “Ben yıkmayan yumruk daha da güçlendirir.” diyerek bu hatalardan aldıkları derslerle daha güçlü atılımlara yelken açtıklarını ...
 
Abraham Lincoln Nasıl Başardı?
 
Sefalet içindeki bir evde doğdu. Günleri kuru ekmek yemekle geçti. Şu an sizin hissettiğiniz acı ve ızdırapları hüzünleri o da hissetti.10 yaşındayken çok sevdiği annesi ve kız kardeşini kaybetti. Bu acıya dayanamayarak günlerce ağladı. Fakirlikten ev kirasını veremediği için bir avukatın iş yerindeki yazıhane masasında uyudu. Lincoln kendini şöyle anlatıyor;
 
‘Yoksul bir ailenin çocuğu olarak mahrumiyetle oldu bir evde doğup büyüdüm. Midemin açlığını kuru mısır ekmeğiyle bastırırken ruhumun açlığını ödünç aldığım kitaplarla giderdim. Okumaya aşıktım; bir çiftlikte tarlada işçi olarak çalışırken de okudum bir bakkalda çıraklık yaparken de’…
 
Abraham Lincoln’un kitaplara karşı müthiş bir tutkusu vardı. Babasının işsizliği yüzünden sık sık ev değiştiriyorlardı. Bu yüzden ödünç aldığı kitaplar oluyordu. Ödünç aldığı kitaplara gözü gibi bakıyordu. Bir defasında arkadaşından aldığı kitap ıslanıp yazıları silinince üzülüp paniklemiştir. Ama bir hafta çalışıp kazandığı parayla yenisini alıp arkadaşına teslim edince rahatlamıştır.
 
Geceleri mum ışığında kitap okuyordu kitapları için ’Benim biricik dostlarım’ diyordu. Geçmişteki iyi ve başarılı insanların hayatlarını okumaya bayılıyordu. Sayısız sıkıntıaile ve ızdırap sınavından geçen bu adam işte bu insanların hayatlarından beslenmişti. Hatta George Washington’un hayatını anlatan kitap onda bambaşka bir coşku uyandırmıştı. Okuduğumuz her kitap ayrı bir dünya ayrı bir yaşam apayrı bir güzellikti. Bu bir zamanların zavallı eli nasırlı avuçları çökük adımı nihayet başkan seçilmişti. Ama nasıl?
 
* Yoksul bir ailede dünyaya geldi.
 
* Anne babası okuma yazma bilmezdi.
 
* 10 yaşında annesini kaybetti.
 
* Tarlada ırgatlık yaptı.
 
* Bakkalda çıraklık yaptı.
 
* 21 yaşında işini kaybetti. Bocalama dönemi başladı.
 
* 24 yaşında tekrar işinden oldu.
 
* 25 yaşında dört çocuğundan üçü vefat etti.
 
* 27 yaşında ruhsal bunalıma girdi. 38 yaşında eyalet seçimini kaybetti.
 
* 45 yaşında senato seçimlerini kaybetti.
 
* 47 yaşında başkanlık seçimlerini kaybetti.
 
* 49 yaşında tekrar senato seçimlerini kaybetti.
 
* 52 yaşında ABD’ye başkan seçildi.
 
Eğer sıkıntılar kaçınılmazsa oturup ağlamanın hiçbir faydası yoktur. Evet, acı ve ızdıraplar karşısında Abraham Lincoln’ün de ağladığı anlar olmuştur. Hatta hayatın çekilemeyecek hale geldiği durumlarda akşam yağmur altında ağaçlar ve çalılar arasındaki tozlu patika yollarda gezinmeyi çok severmiş. Gözü yaşlı olduğu anlarda içini böyle atarmış ama sonra bıkmaz inat edermiş ısrarlı olurmuş.
 
Bir keresinde yoksulluk ve mahrumiyetine rağmen dürüst ve kültürlü olduğu için çevresindekilerin tavsiyesiyle sırf kölelik ve adaletsizlik kalksın diye kongre üyeliğine adaylığına koyar fakat kazanamaz. Bu haber karşısında üzülür. Haberi telgraf hanede alır. Dışarı karanlık ve yağmurludur. Usuka ‘İyi akşamlar!’ dedikten sonra orayı terk eder.
 
Kaldırımsız tozlu topraklı sokaklarda bir başına düşünceli düşünceli yürür. Tam bu sırada ayağı kayar çamurun içine yuvarlanacakken son anda kurtulur. Kendi kendine ‘Tökezledim fakat düşmedim!’ der. Evet ‘Tökezledim fakat düşmedim.’ Bu cümle beyninde şimşek gibi çakar. Onun ayağı kaymıştı ama düşmemişti.’Mücadeleye devam!’ dedi. Nermin Karaalp / 9/A 170 
 
Not: ''Acaba biz başarılı olmak için yeterli mücadeleyi verdik mi? Bunun üzerinde biraz düşünelim lütfen....(Necip GÜVEN Eskişehir )
 
7 Mayıs 1999 tarihinden sonra “Başarı Yürüyüşü” adını verdiğim “yürüyüşte yolun en son köşe taşı değerli Hocam Yüksek Makine Mühendisi Basri KÖSELER Hocamdır.
 
Çalışmalarımı ve projelerim inceleyen hocamdan aldığım en önemli ders başarılı işletmelerin en önemli özelliğinin SİSTEM üzerinde iyileştirme ve geliştirme yapmalarını olduğudur.
 
Kısaca hocam “Başarılı işletmelerin devamlı geliştirdikleri bir sistemleri varken başarısız işletmelerin de sığındıkları ve avundukları bol bol mazeretleri vardır.” diyordu.
 
Tezini de okullarımızda ve işletmelerimizde ağır aksak uygulamaya çalıştığımız “Toplam Kalite” eğitiminin mimarı Amerikalı Dr.W. Edwards Deming’e dayandırıyor.
 
Deming’e göre “İşletmelerde yapılan hataların % 98’i SİSTEM, ancak % 2’si insan hatasına dayanır. Bu bakımdan sistemleri olmayan işletmelerin bir futbol maçında sahanın çok dar alanına sıkışmış ve tam anlamıyla bir filme de adını vere “Dar alanda kısa paslaşmalar" yapan futbol takımlarını dönüyorlar.
 
Bu tür işletme veya futbol takımlarının oyunu tüm sahaya yaymadan maçı kazanmaları mümkün değildir.
 
Hocam Basri KÖSELER’den öğrendiğim en önemli ikinci ders ‘’Japon Mucizesi’’ diye imrenerek izlediğimiz başarının baş mimarının sistem ustası Amerikalı W. Edwards Deming olduğudur. Dr. Deming: Japon Mucizesinin Mimarı Rafael Aguayo; Çeviren: Y. Kaan Tunçbilek, Form Yayınları; 
 
Eğer bugün Japonlar kalitede, üretimde yenilik ve tasarımda dünyanın gelişmiş ülkeleriyle yarış edebiliyorlarsa, bunda Dr.Deming'in büyük payı vardır.
 
1950 yılında Japon Bilim adamları ve Mühendisler Birliği (JUSE), Japon mallarındaki kaliteyi yükseltmek için çalışıyorlardı. Dr.Deming'i birkaç konferans vermek için Japonya'ya davet ettiler. Dr.Deming, onlara, kaliteyi yükseltmek için yaptıkları işten gurur duymaları gerektiğini öğretti.
 
Dr.Deming Amerika'da işletme fakültesinde öğretilmeyenleri Japonlara öğreterek yöneticilerin görüş açısını genişletti. Dr.Deming'in adı Japonya'da Japon kalitesinin ve Japon mucizesinin mimarı olarak anılıyor. Ve bugün Japonlar kalitede başarılı Firmalara 'DR.DEMING ÖDÜLÜ' vererek ona teşekkür etmek istiyorlar
 
Deming'in 14 Noktası
 
1. Bir plan yaparak, amacın tutarlılığını sağlayın.
 
2. Yeni kalite felsefesini benimseyin.
 
3. Kitle denetimine bağlı kalmayın.
 
4. Tedarikçileri yalnızca fiyata göre seçme alışkanlığından vazgeçin.
 
5. Problemleri saptayın ve sistemi sürekli iyileştirmeye çalışın.
 
6. Modern iş başında eğitim metodlarını benimseyin.
 
7. Üretim rakamlarına ( miktar) değil, kaliteye ağırlık verin.
 
8. Korkuyu uzaklaştırın.
 
9. Bölümler arası engelleri kırın.
 
10. Başarmak için yöntemler sağlamadan daha iyi verimlilik talep etmeyi bırakın.
 
11. Sayısal kotalar öngören iş standartlarını kaldırın.
 
12. İş yapma onurunu engelleyen bariyerleri kaldırın.
 
13. Çok sıkı bir eğitim ve öğretim sistemi kurun.
 
14. Üst yönetimde, yukarıdaki bu on üç maddeyi her gün vurgulayacak bir yapı oluşturun.
 
Necip GÜVEN
 
 


716 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR İNANIR DA İNANIR! - 03/10/2024
KADİR İNANIR DA İNANIR!
ÖNCE ONLAR DA İNANMADILAR! ANCAK UYGULAYINCA ANLADILAR! - 03/10/2024
ÖNCE ONLAR DA İNANMADILAR! ANCAK UYGULAYINCA ANLADILAR!
GÖRSEL MEDYAYA YAZILAN PULSUZ DİLEKÇELER - 01/10/2024
GÖRSEL MEDYAYA YAZILAN PULSUZ DİLEKÇELER
NECİPÇE PROBLEM ÇÖZÜMLERİNDEN ÖRNEKLER! - 28/09/2024
NECİPÇE PROBLEM ÇÖZÜMLERİNDEN ÖRNEKLER!
CANIMI ÇOK YAKTILAR, ZORLA ŞAİR YAPTILAR! - 15/09/2024
CANIMI ÇOK YAKTILAR, ZORLA ŞAİR YAPTILAR!
POZİTİF MANADA DEĞİŞECEĞİME SÖZ VERİYORUM! - 15/09/2024
POZİTİF MANADA DEĞİŞECEĞİME SÖZ VERİYORUM!
HÜZÜN ŞİİRLERİ - 12/09/2024
HÜZÜN ŞİİRLERİ
MATEMATİK, EĞİTİM VE MOTİVASYONLA İLGİLİ SEÇME ŞİİRLER! - 12/09/2024
MATEMATİK, EĞİTİM VE MOTİVASYONLA İLGİLİ SEÇME ŞİİRLER!
MİLLİ ŞEHİR EFSANEMİZ, MATEMATİK YETENEĞİM YOK! - 01/09/2024
MİLLİ ŞEHİR EFSANEMİZ, MATEMATİK YETENEĞİM YOK!
 Devamı