canım kardeşim…
www.matematikkafe.com
CANIM KARDEŞİM…
Ebru Amaç
Ağlamaya utanıyorum. Yüreğimden, içimden bir sızı bir çığlık… Ama sadece o kadar. Bunlar hiçbir şeyi azaltmıyor, hiçbir işe de yaramıyor. Babamın ölümünü hatırlıyorum… Böylesi bir acı nasıl paylaşılabilir, hadi paylaşıldı nasıl azalabilir? Olmaz, olmuyor. Bir kıymeti yok ki bu hissettiklerimin acının düştüğü yürekler için.
Kaza, afet, fıtrat, felaket ve kader tanımları bunun için yetersiz ifadeler bence. Bu ifadelerin belki de tek birleştiği yer belli bir noktada kontrol dışı olmaları. Şimdi basit bir çerçeve belirleyelim ve düşünelim bunların hangisi kontrol dışı: Alınacak önlemler, insana değer verme, ortak hareket etme; dürüst, ahlaklı devlet adamları, müfettiş ve iş verenler. Tüm bunların tersini yaşıyor olmak mı kader, fıtrat, afet?
Değerlerim var benim, kendime ait ifadelerim var. İnancım var benim bazen yoğunluğunu kaybeden. Bazen sallantıda olan. Eğer benim inancım bana verilmeyen değeri böylesine normal gösterecekse ben bu inançtan şüphe ederim. Yok, sen sadece öyle işine geldiği için bir sığınak arıyorsan kendine, senin yolun açık olsun. Üzerinden kan damlayan sözcükleri, bana ait değerlerle aynı cümlede kullanma!
Bu kabullenmişlik, bu kadercilik bu elimden bir şey gelmezcilik pek bana göre değil, benim insanıma da yakıştırmıyorum. Dünyanın bunca madeninde, onlarca memleketinde yaşanmayan bu “afet” benden neler götürdü, bana ne kattı? Bana ne göstermeli, ben birey olarak ne yapmalıyım gibi bazı sorularla silkinmeyi sağlamalı. Sağlasın, lütfen bu sefer sağlasın.
Dinine, inançlarına isyan etmekten bahsetmiyorum canım kardeşim. Elbette kadere inanıyorum. Ben de kadere inanmadan yaşayamam. Biraz farkındalık istiyorum sadece. Senin için çizilen dünyanın figüranı değilsin sen, kendi filminin aktörüsün. Kontrol her daim senin elinde olmalı ki başına gelebileceklerden sorumlu olasın. Kurtarabilmelisin kendini, çocuğunu tehlikeden. Önünü görebilmelisin. Net, berrak olmalı kafan. Kurnazlıkla üç kağıtçılıkla çalınmamalı zamanın, geleceğin, enerjin, gücün. Ve başına gelenden de sorumlu tutulan sen, birilerinin “kader, fıtrat, afet, acı” olarak nitelendirdiği şeyi yaşamak zorunda kaldığında talihsizlik deyip öylece yırtmamalısın. Kendi kararının sonucunda yaşadığın acıyı çekmek inan bana daha katlanılır bir şeydir, gereklidir, yaşın kaç olursa olsun seni büyütür. Ama tersi ne yapar? Sen cevap ver istersen. “Ama” ile başlayan cümleler kur, yine. “Ama bana böyle söylememişlerdi.” de mesela! Savun kendini. Sadece zamanında sesini çıkarmadığın için mahkum olduklarına bakıp başkalarını suçla. Hadi!
Güzel kardeşim işin çok zor. Neden işin çok zor biliyor musun? Çünkü senin şu an sadece gününü kurtarmak için “yapamadıklarının” sonuçlarını bir süre sonra çocukların yaşadığında daha çaresiz kalacaksın. Daha çok acıyacak yaraların. O “kurnazcığını” , o “neme lazımcılığını” , o istikrarı bozmamak” adına yaptıklarını hatırlayınca vicdanın nasıl kanayacak? Yaptıklarınla, kendine olan güveninle, ayakta duruşunla ne kadar “insanca” bir dünya bırakacaksın çocuklarına? Çocuk sahibi bir insan olduğum için rahatlıkla söyleyebilirim ki çok fazla üzüleceksin.
Unutma sen dünyanın, kainatın, yaratılmışların en değerli varlığısın. Sana bunu unutturmak isteyen her gücün, senin için de senin çocuğun için de vatanın için de kendince bir planı var!
Çok şey istemiyorum inan bana, bunlar senin “fıtrat”ında gerçekten var. Ağlayan bir kalbi gören bir göz için insan olmak… Hepsi bu…
EBRU AMAÇ
Yorumlar -
Yorum Yaz