• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi28
Bugün Toplam792
Toplam Ziyaret2629310

Hayat boyu öğrenme

matematikkafe.com


Okullar öğrenen yetiştirmeyi değil kısa sürede çok şeyi öğretmeyi hedefliyor.

Hayat Boyu Öğrenmeye Giden Uzun Yol


Ülkelerin gelişmişlikleri öğrenmeye verdikleri değer ile ölçülebilir. Amerika’da yetişkinlerin % 73’ü kendilerini hayat boyu öğrenen olarak tanımlıyor. (pewinternet.org/2016/03/22/the-joy-and-urgency-of-learning/) Araştırmayı yapanlar hayat boyu öğrenmeyi ölçebilmek için şu kriterleri seçmişler; Son bir senede kişi:

Kişisel olarak ilgi duyduğu bir alanda:

- kitap okumuş mu?
- bir eğitim almış mı?
- bir konferansa katılmış mı?
- bu konuyla ilgili bilgi edinebileceği bir topluluk veya kulübün içinde bulunmuş mu?

İş ile ilgili olarak:

Yine yukarıdaki şeyleri yapmış mı?

Bu insanların arasında 65 yaşın üzerindeki grupta olup, bu kriterlere göre kendini hayat boyu öğrenen olarak tanımlayan kişilerin oranı % 62. 20-29 yaş grubundaki kişilerin oranı % 81. Bu kişilerin içinde bilgiyi internet dışında geleneksel olarak alanların oranı ise tahmin edebileceğiniz gibi oldukça yüksek. 65 yaşın üzerindeki insanların oranı zaten bize bunu söylüyor.

Eğitimin yaratıcılığı öldürdüğü konusunda bir ekol haline gelen ve konuşması 32.000.000 kere dinlenilen Ken Robinson, kendine Amerika’da yer bulmuş, ve hayat boyu öğrenen insanlar ortaya çıkaran Amerika yine de Ken Robinson’ın söyleminden çok etkilenmiş ve eğitim sistemini sorgular hale gelmiştir.

Fakat şu da bir gerçek ki Amerika hayat boyu öğrenen, öğrenmeyi hayatında düstur edinmiş insanlar ortaya çıkarmış ve de bu teknoloji çağında, çıkarmaya daha da hızlanarak devam edecek kuşkusuz.

Hayat boyu öğrenme neden gerekli ve neden önemli?

Öğrenme insanları ve ülkeleri geliştireceği gibi bağımsızlaştırır. İnsanın kendi yönünü bulmasına yardımcı olur. İnsanı bulunduğu ortamın imkansızlıklarının içinde hapsolmasından kurtarır. İnsanlar bilgilendikten sonra yapmakta daha cesaretli olurlar, daha kolay karar alabilirler. Hele ki öğrenen ve öğrenmekten keyif alan insanların bulunduğu bir iklimde bireyler birbirilerine öğretmek ve öğrenmelerine yardımcı olmaya çalışırlar. Öğrenme insanları dönüştürür. Gerçeğe ulaşmak, veya hedefine varmak için uzanmasını sağlar.

Öğrenme ikliminin hüküm sürdüğü ortamlarda insanların birbirine güveni ve sevgisi artar. Çünkü insan öğrendikçe paylaşmak da ister. Yani öğrenme insanlar için umut ışığıdır.

Bilirsiniz, Amerikan Sistemi çok acımasızdır. Sağlık sistemi, emeklilik sistemi insanları çok zorlar. Fakat Amerikan sisteminin ve Amerikalı’ların çok iyi bir özelliği vardır. İyi olanı öne çıkarırlar, ve öğrenilen veya çalışılan konuda daha iyi olmak için hep cesaretlendirirler. 65 yaşın üzerinde bu kadar yüksek olan Hayat Boyu Öğrenen oranı, internet ve bilgiye ulaşımın fiziksel olarak çok sınırlı olduğu zamanda da bu insanların, neden yoğun hayat boyu öğrenen olduğunu gösteriyor aynı zamanda.

Öğrenme olmadan gelişme olmayacağı aşikar bir durum. Çok basit bir örnek olarak Amerikalı’ların yeni bir alanda iş kurmadan önce iş konusunda bütün bilgileri araştırmaları, bütün verileri incelemeleri, ve işin her aşamasında hep ölçüm yapmaları ve yeni data üretmelerini gösterebiliriz. Amerika’lılar çok girişimcidir fakat hayalci değildir, riskleri hep ölçerler. Karar almanın ham maddesi öğrenmek, bilmektir. Bunun için Amerika’lı bizden daha değerli olan parasını bir işe yatırmadan önce o kararı almasını sağlayacak bilgiyi arar..

Neden Hayat Boyu Öğrenen olamıyoruz?

Hayat boyu öğrenme, öğrenme ancak sevilirse gerçekleşiyor.

Şimdiki eğitim sistemi ise nihai olarak yüksek ortalama tutturmayı hedefleyen, mezuniyet yaklaştıkça eğitimin odağının tamamıyla test başarısına yöneldiği bir sisteme dönüşmüş durumda. Eğitimdeki rekabet yalnızca Türkiye’de değil Amerika, İngiltere, Japonya, Çin, Singapur ve birçok ülkede belli giriş , eleme veya seçme sınavlarını işaret ediyor. Yani okul bitirme veya giriş sınavları çok büyük bir eğitim endüstrisi oluşturmuş durumda ve bu konuda harcanan paraların ve ödenen bedelleri haddi hesabı yok. Amerika’nın ise dünyadaki farklı olarak yaptığı çocukların okul dışında ilgi alanlarına yönelebilmeleri için hem fırsat hem iklim yaratabilmiş olması.

Okullar öğrenen yetiştirmeyi değil kısa sürede çok şeyi öğretmeyi hedefliyor. Çünkü okulların performansı öğrenci seçme sınavlarında öğrencilerin gösterdiği başarı ile ölçülüyor.

Bütün bu koşuşturma ve furyanın içinde, asıl hedef olması gereken öğrenme isteği ve becerisini çocuklara kazandırmak, onların bağımsız öğrenen olmasını sağlamak, ve onlara böylece her istedikleri konuya yoğunlaşma, ve bilgisini derinleştirme zamanını ve rahatlığını vermiyoruz. Çocuklar adeta bilgiden kaçar hale geliyorlar. Çocuklarımızın elinden öğrendiği bilgilerle farklı olasılık ve fırsatlar yaratabilme şansını alıyoruz.

Biz yani veliler, öğretmenler, okul yöneticileri hepimiz bunu yapıyoruz. Çünkü bunların olmasına izin veriyoruz. Sorumluluk almıyoruz. Daha iyisini öğrenmeye, bulmaya çalışmıyoruz. Elimizdeki imkanlarla neler yapabileceğimizi düşünmüyoruz, araştırmıyoruz. Yapanlar tabii ki var, zaten onlar parlıyor. Ama daha çok olmalı. Genç öğretmenlerimiz var. Onların yaşamlarından, kendi öğrenme şekillerinden bu kadar uzak bir eğitim sisteminden memnun olduklarını düşünmüyorum. Ama hepimiz aynı şekilde öğretildiğimiz için, öğrenmenin hem keyfi hem sorumluluğu bize verilmediği için değişmekte zorlanıyoruz.

Peki okullarda kalıcı öğrenme gerçekleşiyor mu?

Bütün bunların sonucunda eğitim ve öğretimin en önemli amacı olan öğrenme gerçekleşmiyor.

Batı herşeyi araştırma ile doğrulamayı çok sever. Fakat bazı gerçekleri görmek için aslında bazen araştırmaya gerek yoktur. İlgili bir aile çocuğunun okulda öğrendiği konunun büyük kısmını, hemen sınavın bir ay sonrasında unuttuğunu tespit ederler.

Çocukların öğrenmesi için seçilen konuların kısa zamanda unutulması, devletin, eğitim kurumlarının veya ailelerin hedeflediği bir durum değildir. O zaman gerçek öğrenmenin nasıl olduğunu, veya çocukların okul hayatına nasıl bir öğrenme altyapısı ve özelliklerle geldiğini bilmek gerekir ve de öğrenmenin gerçekleşmesi için oluşturulması gerek koşulları hazırlamak gerekir.

Ayşin Bozkoyunlu
 

Yorumlar - Yorum Yaz