M.GÜNEŞ BERBEROĞLU
Her bir insanın, hayatını sürdürmesi ve yaşamında (kendi ihtiyaçlar hiyerarşisi içinde çokça vurgulanmasa da); en temel olanı, kendi özmutluluk gereksinimidir.
İnsan, yaptığı ve yapmakta olduğu birçok bireysel ve sosyal işlerde, günyüzüne çıkarmasa da; aslında kendi içsel mutluluğunu-özmutluluğunu hedef koyar.
“Bunu belki de insanın içsel motivasyonu için bir itici güç olarak düşünmeliyiz.”
Aile ve eğitim öğretim ortamlarında “ödül” mekanizmasını tartışırken; çocukların motivasyonunda itici güç vazifesi için, belki de öne çıkarılarak beslenmesi de gereken bir ödüldür aslında “özmutluluk.”
...
Özmutluluk sağlayıcı etkenler; normal bireylerde daha çok dışsal veya normal kabul edilebilecek sıradan somut ödül veya sonuç kazandırıcı durumlar olurken, özel yeteneklilerde, daha çok içsel kazanımlar ve süreç odaklı içsel doyum elde etme olarak öne çıkar.
Bu iki ayrımı netleştirmek için örneklendirmek gerekirse, normal bir bireyin özmutluluğunu arayışları ve elde etmek için ortaya koyduğu davranış ve tutumlar, en çok günlük yaşayıştaki sonuç odaklı dışsal beklentileri ve somut ödül kazanımları ile sınırlı olurken; özel yetenekli bir bireyin özmutluluk arayışı, en çok kendisini, tüm davranış ve tutumları ile özdeş olmuş olan yeteneklerini ifadesi ve sonucunda ifade ettiği şeyin, kendini ne kadar ortaya çıkarabildiği ile ilintili olur.
Somut bir örnek:
Gerçekten zeki ve özel yetenekli bir çocuk, katıldığı ortamlarda; kendini ifade ederken, eline geçecek olan somut bir sonuç/kazanım ile ilgilenmez. Daha çok kendi yeteneklerini tam olarak gösterip göstermediği ile ilgilenir.
Daha net bir ifadeyle,
“Özel yetenekli bir çocuk, herhangi bir ortama katıldıldığında; katıldığı ortamda kendini ne kadar ifade edebilmiş ve yapabileceğinin ne kadarını yapmıştır?” kısmıyla ilgilenir.
“Örneğin, bir yarışmadadır ve 1. olmuştur.”
Yarışmanın sonunda aldığı ödülden çok, yarışma sırasında gösterdiği performansta, kendini ne kadar ortaya koyup koymadığı onu motive eder.
Veya yarışmada derece alamadığını düşünelim: Bu durumda da, somut ödülü kaybetmesinden çok; kendi yeteneğini tam olarak gösteremediği için mutsuz olur.”
...
Özel yetenekli bir birey daha ilk çocukluk yıllarından itibaren, kendi yeteneklerini ifade etmek için, kendince çeşitli yollar bulur. “Aile ve okul ortamlarının çocuğu fark edip, onu yetenekleriyle kabul etmesi bile ve geliştirmesi için çaba sarfediyor olması; özel yetenekliler için, özmutluluk sağlayıcı en büyük ödüldür.”
...
“Özmutluluk, her birey için en önemli itici güç görevi gören ödüldür.”
Bir çocuğun, farklılıklarını ve yeteneklerini doğru tespit edemeden çıkılmış her eğitim yaklaşımı; çocuklarda “özmutluluk” sağlayamama riskini de beraberinde getirir.
Örneğin, günümüzde her şeye ulaşmanın çok kolay olduğunu fark etmiş çocuklarının, mutsuzluğundan yakınan ailelerin gözden kaçırdığı en temel sorun; çocuğunu, yetenekleri ile tanıyamamaması ve ona özmutluluk sağlayıcı ortamları oluşturamamasıdır.
“Bir çocuk için, en önemli şey ona somut kolay ulaşılabilir seyleri sağlamaktan çok, ailenin onu iyi tanımış, isteklerini-beklentilerini tespit etmiş olması ile yeteneklerini fark ederek ona doğru ortamları sağlamış olmasıdır.”
40 / 50 yıl önce bir oyuncağı elde edince mutlu olan bir çocuğun veya bilinçsizlik nedeniyle, yeterince ilgi gösterilmeyen ortamda yetişen bir çocuğun; özmutluluk kaynağı, zorlukla elde edilen somut gereksinimler veya ilgi iken, bunların kolayca elde edildiği günümüzde doğmuş bir çocuğun özmutluluk kaynağının aynı olmasını beklemek; yaşanılan ortamın çağsal ve sosyolojik değişimlerini fark edemememiş olmaktan kaynaklanır.
...
Ülkemizde, özel yetenekli bireyler için şu ana kadar elde edilmiş kazanımlar yetersiz olmakla birlikte, bu çocukların aileleri başta olmak üzere eğitim öğretim ortamlarının konuya ilgileri gün geçtikçe artmaktadır.
Özellikle Bilsemler, bu çocukların eğitim öğretim noktasında öne çıkarılmalı ve desteklenmelidir.
Çünkü Bilsem’de eğitim alan özel yetenekli bir çocuk, özel yetenekli olmasına rağmen; bu ortamdan faydalanmayan özel yetenekli çocuklara göre; Özmutluluk kaynakları bakımından daha şanslı ve farkındalık düzeyi daha yüksektir.
Özellikle vurgulamakta yarar görüyorum ki, normal okullarda elde etiğim deneyimler ile Bilsem’de elde ettiğim deneyim ve çıkarımlara baktığımda; Bilsem’de eğitim alan çocuklar, yoğun bir tempoda (normal okul+Bilsem) etkinlik yapmalarına rağmen, diğer okullarda ortaya çıkan disiplin problemleri veya diğer “özmutluluk” yetersizliği nedeniyle çocuklarda görülebilecek diğer sorunlar bakımından oldukça iyi bir mesafe aralığındalar.
Bunun sebeplerini düşündüğümüzde, Bilsem’de yetenekleri ile keşfedilip geldiklerinin farkında olmaları bile, onlarda yüksek bir “özmutluluk” sağlayıcı itici güç - içmotivasyon kaynağı olarak gözümüze çarpmaktadır.
Bunun yanında, yapılabilecek yeni düzenlemeler ve Bilsem’de özellikle eğitim öğretim zamanlaması (tam zamanlı +müfredat destekli+Özel alan eğitimi) ve diğer koşulların iyileştirilmesi ile; özel yetenekli çocuklarda ortaya çıkan yukarıda bahsettiğim; yüksek kaygı bozukluğu, konsantre eksikliği, dikkat yetersizliği, akademik başarısızlık, toplumsal uyumsuzluk, kendini ifade edememe, kendini kabulde yetersiz hissetme…vs. ve en önemli gördüğüm kendi yeteneklerini ifade edememeye dayalı “özmutluluk” eksikliği ortadan kalkacaktır.
Yazının tamamına ulaşmak için: mgunesberberoglu.com/ozel-yetenekli-cocuklar-ozmutluluk/