Önyargılarımız Bizleri Yok Ediyor
Eskişehir’i tanıyanlar iyi bilir; Bursa’dan Eskişehir’e gelirken çevre yolu üzerindeki Anadolu Üniversitesinden Eskişehir Otogarına giderken çevre yolunun iki yanında oto tamircileri yer almaktadır. Otobüs firmaları da bizim bulunduğumuz yere Yanık Kahve durağı der. İşte ben o Yanık Kahve mevkiinde oto elektrik ve akü tamiri işiyle uğraşan Tayfun Ustayım.
Necip Hocam, yaklaşık 10 yıldır bizim yakınımızda oturur ve çevre okullarda görev yapardı. Dükkanım onun yolu üzerinde olduğu için aşağı yukarı her gün dükkanlarımızın önünden geçer desem her halde yalan olmaz.
Dükkanımızın önünden devamlı geçen Necip Hoca’ma çevremde vurduğumuz etiket ‘’Deli’’ dir. Yıllarca ben de insanlar ‘’Deli’’ dediklerine göre vardır bir bildikleri diyerek ben de topluma uydum.
Ta ki Kasım 2009’un başına kadar bu durum devam etti. Geçen gün ilkokul 4.sınıfa giden oğlum Ufuk’un matematik ödevi olarak mavi, kırmızı, sarı, yeşil toplar var. Şu şundan, şu da şundan, o da şundan şu kadar fazla ve toplamları şu kadar şeklinde matematik sorusunu çözmem için getirmesine kadar devam etti.
Problemi çözmek için saatlerce uğraşmama rağmen bir türlü çözemedim. Çevremdeki tamirci arkadaşlara hatta üniversiteye giden öğrencilere kadar kime sorduysam çözemedi.
Yalan söylemeyeyim bir üniversite öğrencisi bir saate yakın uğraşarak sonuca ulaştı ama ‘’Soruyu nasıl çözdün?’’ sorusunun cevabını veremedi.
Ertesi gün sabah bizim yanımızda lakabı ‘’Deli’’ olan Necip Hocam dükkânımın önünden geçtiğini gördüm. ’’Denize düşen yılana sarılır.’’ Sözündeki gibi son ümit olarak Necip Hocamın arkasından koştum ve onu bakkalda yakaladım.
Biraz da heyecanla ‘’Hocam, vaktiniz varsa bir soru soracağım.’’ dedim. O ise benim aksime sakin bir şekilde ‘’Sor bakalım.’’ dedi.
Soruyu ona da sordum. Cebinden kalemi çıkararak bizden boş bir kağıt istedi. Problemin mantığını ve çözümümün başka yollarını da anlatarak 30 saniye içinde verdiğim soruyu çözdü. Bir soru daha sordum, en ince ayrıntısına kadar açıklayarak onu da çözdü.
Çözmek ne kelime problemin mantığını eşime ve çocuğuma nasıl anlatmam gerektiğini de açıkladı. Biraz önce önümde dev gibi duran matematik sorusu adeta bir cüceye dönüşmüştü.
Dün üniversite öğrencisinin çözemediği bir sorunun aslında ilk okul mezunu olan benim bile anlayabileceğim kadar basit bir soru olduğunu gördüm ve daha önce çözemediğim için hocamdan utandım.
Bizim yıllardır ‘’Deli’’ diye gülüp geçtiğimiz ve birazcık dinleme zahmetine katlanmadığımız Necip Hocam çok kısa süre içinde kendisi ve matematik hakkındaki ön yargılarımı paramparça etmişti.
Hemen ‘’Hocam, yazdığınız kitabı görebilir miyim?’’ diyerek ilk yazdığı kitabı istedim. Çantasından ‘’Matematikle Barışıyorum’’ adlı kitabını çıkardı. Kitabın kapağını görünce şaşkınlığım bir kat daha arttı.
Bizim hocamla ‘’Deli’’ diye dalga geçtiğimiz süre içinde hocamın kitabı 3. baskıyı yapmıştı. Hemen parasını verip kitabı aldım.
Şu anda ilk okul 1. ve 4.sınıfa giden iki çocuğum var. Bu zamana kadar onlara matematik çalıştırmak eşime ve bana ölüm gibi geliyordu. Hocamı tanıdıktan sonra ise oyun gibi gelmeye başladı.
Nasıl oyun olmasın? Necip Hocam bana 4 takım tavla pulu aldırdı ve ‘’Bundan sonra matematiği oyun şeklinde öğreneceğiz.’’ dedi.
Matematikte bana el uzatacak dost hemen yanımda imiş. Bunu geç te olsa anladım ama bedeli biraz ağır oldu.
NECİP GÜVEN
Diğer makaleleri
matematikkafe.com