Tezahürat: yenilsen de yensen de, annen, baban seninle!
MATEMATİK EĞİTİMİNDE DOĞRU ROL PAYLAŞIMI!
Matematik Eğitiminde üç ana unsur vardır:
1.Bunlar sınıf öğretmenleri ve matematikçilerdir.
2.Sahadaki oyuncular yani öğrencilerdir.
3.Sahadaki maçı seyreden seyirciler yani anneler ve babalardır.
Sınıf öğretmenleri ve matematikçiler öğrencileri maça hazırlarlar. Nasıl görünüşte sıradan takımlar teknik direktörlerinin verdikleri direktif ve taktiklerle kendisinden daha güçlü rakipleri yenebiliyorsa, matematik eğitimi yönünden güçlü öğretmenlerin öğrencileri de zor görülen problemlerin üstesinden gelebilirler.
Bazen öğrencilerimiz problemlerden gol yiyebilir. Onlara aynen maçların 90 dakika olduğunu hatırlatıp tekrar motive etmeliyiz.. Yenilgi anında zaten moralleri bozuk olduğu için onlara kızıp eleştirmemeliyiz. Çünkü gerçek eğitimciler moral çökkünlüğü durumlarında destek, zafer durumlarında ise onların zaferlerini kutladıktan sonra daha iyi olmaları için eksik yönlerini hatırlatırlar.
Sahadaki oyuncularınız olan öğrencileriniz matematikten pes etmek istedikleri zaman, futbol ve bilgisayar oyunları oynarken neden pes etmediklerini soralım.. Tuttukları futbol takımlarının defalarca yenilmesine rağmen o takımı neden hala tutmaya devam ettiklerini soralım. MAĞLUBİYETİN YERE DÜŞMEK DEĞİL, MÜCADELE İÇİN TEKRAR AYAĞA KALKMAMAK OLDUĞUNU AÇIKLAYALIM...
Gelelim maçın seyircileri olan anne - babalara ... Onların görevleri sahaya girip oyuncuların oyununa müdahale etmek değildir. Onların görevi, aynen spor müsabakalarında olduğu gibi oyuncuları teşvik edici tezahürat yapmaktır. Saha kenarından maçı izlerken ''YENİLSEN DE YENSEN DE, ANNEN, BABAN SENİNLE!'' şeklinde alkışlayarak tezahürat yapmalılar ...
Ben görev yaptığım yıllarda öğrenci ödevlerine velilerin karışmasına hiç izin vermemişimdir. Velilere, ''Ödevler çocuklarınızındır, yanlış ta olsa ödevlerini kendileri yapsın.'' derdim. Ödevleri verirken de öğrencilerin görüşlerini alır, ödevde aşırıya kaçmazdım.
...
Ben öğrencilerime ev ödevlerine karışma konusunda şu mesajları veriridim. ''Çocuklar karnınınız acıksa, anneniz sizin için yemek yerse olur mu?'' diye sorarım. Onlarda ''Olmaz!'' derler.'' Sizin uykunuz gelse, anneniz sizin için uyusa olur mu?'' derim. ''Olmaz!'' derler. Ben de ''Anne, babanızın çözdüğü problemlerin size faydası olmaz. YANLIŞ BİLE OLSA KENDİ ÖDEVİNİZİ KENDİNİZ YAPIN!'' derim.
Necip GÜVEN