MATEMATİK ÖZÜRLÜ İKTİSATÇI!
Kimmiş o diye sağa sola bakınmayın? O kişi benim. Geçmişe baktığımda matematikle olan gerilimli ilişkimin daha çok lise yıllarıma denk geldiğini görüyorum. Orta okulda iyi bir başarı elde etmiş ve buna da alışmıştım. Liseyi İzmir Atatürk Lisesi’nde okumaya başladığımda fen sınıfındaydım. İlk senemde fizik-kimya ve matematikten aldığım ilk notlar 1’di. Nasıl şoka girdiğimi hatırlıyorum. Bu başarısızlık moralimi çok bozmuştu. İzmir Atatürk Lisesi’ni bırakıp başka bir liseye geçmeyi kara kara düşünüyordum. Ancak onca sıkıntıya rağmen akıllılık edip bırakmadım. Lisemi çok seviyordum. İyi ki de bırakmamışım.
Baktım ki bu iş böyle yürümeyecek. Bir karar vermem gerektiğini anladım. Okulun rehber hocasının ne iş yaptığına emin değildim. Karar verme konusunda yardıma ihtiyacım olduğu halde arkadaşlar kafayı üşüttüğümü düşünürler mi diye gidip de soramıyordum. Güler misin, ağlar mısın? Ne istediğimi bilmiyordum ancak ne istemediğimi gayet net bir şekilde anlamıştım. Aslında babam mühendis olmamı istiyordu ama ben başarılı olamayacağımı anlayınca lise üçüncü sınıfta edebiyat bölümüne geçtim. Ne kadar ferahladığımı anlatamam. Felsefe mantık ve sosyolojiyi sevmiş çok da başarılı olmuştum. Hatta teşekkür belgesi bile alarak arkadaşlarımın alaylarına maruz kalmıştım.
Malum o yıllarda edebiyat bölümüne gidenlere işe yaramaz haytalar gözüyle bakılırdı. Bu bakış bizi de olumsuz etkiliyordu. Sevmediğimiz yatkın olmadığımız konuları öğrenmekte zorlanıyorduk.
Ancak ne kadar iyi bir karar vermiş olduğumu yıllar geçtikçe daha iyi anladım.
Ailelerinin baskısıyla fen ya da matematik sınıflarında devam eden bazı arkadaşlarım mühendislik tercihlerinin en sonuncusuna zar zor girebildiklerine üzülerek şahit olmuştum. Ne yazıktır ki bu arkadaşlarımın üniversite hayatları da pek kolay geçmedi. Mezun olduklarında da çoğu mühendis olarak iş bulamadılar. İnsanlar sevdikleri işlerde daha mutlu ve başarılı oldukları su götürmez bir gerçek.
Her ne kadar kendimi matematik özürlü diye tanıtsam da TYT’de Lise 1 ve 2 konularından çıkan soruların neredeyse tamamını doğru cevaplayıp ilk tercihim 9 Eylül İktisatı kazandım. 25 matematik sorusu ile yapabileceğimin en iyisi olduğunu düşünmüştüm. Öyle de oldu.
Ancak lisede edebiyat bölümünde okuduğum için (o zamanlar Türkçe-Matematik bölümleri yoktu. 89-91 yılları) lise 3 konuları olan türev ve integralle tanışmam üniversite yıllarına ertelenmişti. Gel gelelim o tanışma da benim için pek hayırlı olmamıştı. Neticede o dönemki hocalarımız bunları bildiğimizi varsayarak (sihirli sözcüğümüz) konuları işlemişti. Ben de matematik dersinden zar zor geçebilmiştim.
Ancak aradan zaman geçip yüksek lisansa başladığımda günümüz iktisadının ne kadar matematik meraklısı olduğunun da daha bir bilinçli şekilde farkına vardım. Matematiği (daha doğrusu lise 3 ve sonrası – yani iktisatçıların en çok kullandıkları kısımları) nasıl mı öğrendim? Aslında halen mükemmel derecede konulara hakim olduğumu söyleyemem. Yeri geldikçe kitaplarımı açıp unuttuğum konuları hatırlıyorum. Ya da bilmediğim şeyleri öğreniyorum. Türev integral konularına açık öğretim fakültesinin kitaplarını kullanarak giriş yaptım sonrasında ise “İşletme ve İktisatçılar için Matematiksel Yöntemler” adlı kitap çok işime yaradı.
Daha önce pek çok matematik kitabı ile çalıştım ancak bu kitabın anlatım sadeliğini ve bolca örnek vererek konuları pekiştirerek öğretmesini başka bir kitapta göremedim. Şüphesiz kitap başlangıç seviyesinde denilebilir. Ancak yeni başlayanlar için matematiği öğrenmenin ne kadar sancılı olduğunu ben kendimden biliyorum. Bana çok yardımcı oldu. Umarım size de olur.
( * ) Cengiz Aytun
"Matematik Özürlü Bir İktisatçı!" Makalesi İçin 8 Yorum Var
1.Zeynep Koca: Merhaba hocam sitenizde bizleri olumlu yönde etkileyen şeyler okumak beni mutlu ediyor. Ben de bunu üniversite 1. sınıfta kaldığımda düşünmüştüm ve şimdi sizin de dediğiniz gibi akıllılık yapmadığıma seviniyorum.
2.Neslihan Eertaş: Merhaba Cengiz Hocam ben Adana’daki okulunuzda okumuş, İstanbulda yaşayan öğrencinizim. 2004 te mezun olmuştum. Bizleri Adana’daki derslerimizde geleceğe yönelik hazırlardınız. Sadece ders değil hayatla ilgili örneklerinizi sunardınız. Şu an sizi sitenizden takip ediyorum, yine bizleri bilinçlendiriyosunuz. Biz Kozan Meslek Yüksekokulu öğrencileri adına size teşekkür eder saygılarımı sunarım.
3.Enis: Hocam Pek çok ortak yönümüz var, iktisat, bilişimle ilgimiz alakamız vs ama sanırım en büyük ortak yönümüz bu. Ben de matematik özürlü bir iktisat öğrenciyisim. Sevgiler …
4.Cengiz Aytun: Aslında insanın azim edip de başaramayacağı şey yok. İnsan en çok bilmediği şeyden korkuyor. Öğrendikçe, aydınlandıkça bu korku dağılıyor. Çocukken korktuğumuz şeyleri büyüdüğümüzde hatırladığımızda “bundan nasıl korkmuşum” diyoruz. Eğer bu korkulardan sıyrılamazsak, başımıza bela olurlar. Ömrümüz boyunca her yerde karşımıza çıkıyorlar.
Matematik korkusunun da içimize işlemesinde en büyük pay ne yazık ki eğitim sistemimiz. Öyle bir gözümüz korkuyor ki anlamsız olduğunu mantıken kabul etsek de üzerimizden atamıyoruz.
Bu korkudan kurtulmak için tek çaremiz pek hoşumuza gitmese de azimle çalışmak, temeldeki eksikliklerimizi tamamlayarak ilerlemek. Sonuç olarak ben çok istedim, çalıştım ve öğrendim. Ben başardığıma göre siz neden başaramayasınız?
5.Hakan Aaytuttu: Hocam hikayenizi okudum ve çok etkilendim. Ben matematik bölümü 3.sınıf öğrencisiyim ve ekonometri okumak istiyorum yüksek lisans tabii. Bana yardımcı olabilirmisiniz nasıl bir yol izlemem gerekiyor? Çok tesekkürler…
6.Merve: 18 Temmuz 2008 Kusura bakmayın rahatsız ediyorum ama ben matematik öğretmenliği öğrencisiyim. Açıköğretimde işletme ya da iktisat okumak istiyorum. Hangisinin benim için ilerde daha faydalı olacağına karar veremedim. Bilgilendirirseniz sevinirim.
7. Cengiz Aytun: Merve’ye; Değerli arkadaşım aslında zor bir soru sormuşsunuz. Açıkçası sizin hayattan beklentilerinize göre cevap değişecektir. Size ancak şunu söyleyebilirim. Eğer piyasadaki firmalarda çalışmayı düşünüyorsanız işletme daha faydalı olacaktır size. İktisat ise uzaktan güzel görünür, yakınlaştıkça çilelidir. Ayrıca açıköğretimin kitaplarından değilde hazırlık kitaplarından konular öğrenileceğine sorular ezberleneceğinden iktisadı iyi öğrenemezsiniz. İyisi mi siz işletmeyi tercih edin.
8.Merve: Yardımlarınız için çok teşekkür ederim. Ben öyle kolay kolay çalışmaktan vazgeçmem. Benim için faydalı olacağına inandığım bir şey için sonuna kadar çalışırım…
Biliyorum ki açıköğretimde iktisat okuyor olmam sadece o sınavları geçmem gerekliliğini doğuruyor gibi düşünülüyor çoğu zaman ve bir çok öğrenci tarafından…
Fakat aynı şey işletme için de geçerli…
Ne yazık ki üniversitelerde bile sürekli ezbere öğrenmeye çalıştığımız bir eğitim sistemi var. Düşünceleriniz için çok sağolun iyi günler…
Kaynak: ekonomist.gen.tr
Cengiz AYTUN