MİLLİ KORKUMUZ MATEMATİK!
Türkiye'nin Eğitim Bilimleri alanında, ‘Bilim Akademisi Genç Bilim İnsanları Ödülü' kazanan tek ismi olan ‘Yapılandırmacı Eğitim Sistemi'nin öncülerinden Matematikçi Doç. Dr. Zelha Tunç Pekkan, SÖZCÜ'ye konuştu. ODTÜ Matematik Öğretmenliğini bitirdikten sonra tam bursla ABD’ye matematik eğitimine giden Pekkan, hayatını matematik öğretmeye adamış bir bilim insanı. Yüksek lisansını İndiana Üniversitesi ve doktorasını Georgia Üniversitesi Eğitim Fakültesi' nde yaptı. ‘Yapılandırmacı Eğitim' ekolünün dünyadaki öncülerinden Prof. Dr. Leslie Steffe'ın doktora öğrencisi olmayı başardı.
ÖDÜLLÜ MATEMATİKÇİMİZ, DOÇ.DR.ZELHA TUNÇ PEKKAN
Bilimsel araştırmayla öğretme hedefli, öğrenci/öğretmen etkileşimine açık ve empati kurabilen bu ekolde uzmanlaşan Pekkan, matematikte bilgisayar destekli kesir öğretimi üzerinde yoğunlaştı. Başarılarıyla, Mathematics Educator Dergisi yardımcı editörlüğü ve Matematik Education Student Association başkanığı görevlerine getirildi. Global Eğitim Ödülü kazanan Doç. Dr. Pekkan, Pittsburgh Üniversitesinde lisans ve yüksek lisans dersleri verirken, Türk çocuklarının matematik çözememesini dert edindi. Sorunun çözümü için sorumluluk almak istiyordu.
ABD’DE KÜRSÜ BIRAKTI
Amerika'da kariyerinin zirvesinde iken 8 yıl önce herşeyi bırakıp Türkiye’ye geldi. Devlet okullarında matematik öğretmenliği yapmak istiyordu. Bir lisede iş buldu. Sabah 06:30'da servise binip, akşama kadar çalıştı. Haftada 27 saat ders yükü dahil, kat ve bahçe nöbeti tutma gibi Türkiye’deki tüm öğretmenlerin yaptığı rutin işleri yaptı. Amerika'da yıllarca eğitim alıp araştırmalar yaptığı, ‘Yapılandırmacı Eğitim Sistemi'ni bu koşullarda Türkiye'de uygulamanın zorluğuyla da yüzleşti.
Dersine girdiği 9.Sınıf öğrencilerine teknolojiyle matematik öğretmeye çalışan Doç.Pekkan'ın bu çabası sınıfta karşılık bulmaz. Test sistemine odaklanan öğrenciler, test kitaplarına gömülür. “En güzel beyinler, 8'inci sınıfta hatta çok daha öncesinden, çoktan seçmeli test soruları içinde harcanıyordu” diyen Pekkan'ın dikkatini akademik bir ilan çeker. ‘Türkiye'de öncü bir eğitim fakültesi kurma' hedefinden söz eden MEF Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Özcan'ın idealist yaklaşımından etkilenir. Türkiye’de matematik öğretme ümidi canlanır. MEF Üniversitesi'nde Matematik Öğretmenliği Bölümü Kurucu Başkanı olarak işe başlar.
KENDİ AYAĞIMIZA KURŞUN SIKMAK
MEF Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcılığı ve İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümü öğretim üyesi olarak halen görev yapan Doç. Dr. Zelha Tunç Pekkan, “Ailelerin parası, çocukların enerjisi ve zamanı test usulü bu sınavlarda başarılı olma adına boşuna harcanıyor. Bu ‘Kendi ayağına kurşun sıkmak' tır. Okullar, test usulü sınavlarda başarılı olsa bile matematik bilmeyen ve öğrenmek istemeyen çocuklar yetiştiriyor” diye uyardı.
MÜFREDAT NEDENİYLE ÖĞRENİLMİYOR
Doçent Pekkan sözlerine, “Matematik öğrenmede çocuğa saygı duyulmalı. Formül dayatmasından vazgeçilmeli. Çocuk, formülü ezberliyor ama evin büyüklüğünü bile hesaplayamıyor. Öğretmenler müfredatı yetiştirmeye çalışırken, konuyu öğretemiyor. Kesirleri, 2 haftada yetiştirme çabası çocuk için sadece zaman kaybı. Eleştirel, sorgulayan düşüncenin temeli matematiktir. Matematikte tartışma olmaz.. "Bilgiler kesindir" mantığı hatalıdır. Çocuk ‘Bu niye böyle?' sorgulamalıdır” diye devam etti.
TÜRKLER ULUSLARARASI SINAVLARDA MATEMATİK ÇÖZEMEME PROBLEMİNİ NASIL AŞACAK?
37 OECD ülkesi içinde matematikte Türkiye 33'üncü sırada yer alıyor. En büyük problem “Matematikçiye soru soramamak, en zor matematik probleminden daha büyük bir problem.”
TÜRK ÇOCUKLARI BAŞARISIZ MI?
“Okullarda, müfredat çok yoğun. Kesirler ortaokul müfredatının yüzde 30'unu alıyor. 6'ncı, 7'nci ve 8'inci sınıfta yoğun olarak işleniyor. Öğretmen her sınıfa anlatırken konuları yetiştirme telaşına düşüyor. Çocuklar öğrenemeden üst sınıflara geçiyor. Konuyu 6'ncı sınıfta anlamayan çocuk, 7'nci sınıfta da çözemiyor ve matematikten de soğuyor.”
TESTİ TAM DOĞRU ÇÖZEN DE BİLMİYOR
Yurt dışında ve Türkiye'de matematik öğretiminde en temel problemin, ‘matematik kesindir, doğrudur' yaklaşımından kaynaklandığını anlatan Pekkan, “Öğrenci bu nedenle sormuyor, konuşmuyor ve hiç risk almıyor. Matematik, insanın ürettiği tartışılabilir ortak bir dildir. Okul matematiğindeki sembolleri de her çocuk kendisi yapılandırabilir. Türkiye, ‘Matematik Bilmeme' sorunu yaşıyor. Üniversite sınavında tam net yapılsa da, bu çok iyi matematik bildiği anlamına gelmiyor. Test Sistemi, öğrenmeden uzaklaştırıyor” dedi.
PROFESÖRLER İLKOKULDA
‘‘Okulda Üniversite Modeli”yle İstanbul'daki Ayazağa İlkokulu, Darüşşafaka Eğitim Kurumları dahil 30 okulda uygulamalı öğretmenlik eğitimi veren Doç. Dr. Zelha Tunç Pekkan, “İlk hedefimiz matematiği seven öğrenciler ve sevdiren öğretmenler yetiştirmektir. Üniversite eğitimini ilkokulda derslikte alan ilk mezunlarımızı verdik. Çok iyi okullarda öğretmenliğe başladılar. Mezunlar, takibimizde ve yüzlerce çocuğa matematiği sevdirdiklerini görüyorum. Türkiye'ye dönmem anlam kazandı” diyor.
NEDEN ÖĞRENEMİYORUZ?
– Matematikte, öğretmen ve ortaokul çok önemli.
– Öğrenciye, ‘Fikrin farklı ama çok değerli' denilirse hiç matematik yapamayan çocuk da matematik yapar.
– Türkiye'de temel sorun, soruları anlamamak değil, matematik dersinden ve öğretmeninden korkmaktır. Korkuyu yenersek, çözemeyeceğimiz matematik sorusu yok.
– Yurt dışındaki gibi öğretmenlerin en geç, 4 yılda bir kendini yenilemek için üniversitelerden ders alması gerekir.
– Nesiller, bilimsel gerçeklikler ve öğretme yöntemleri değişirken öğretmen aynı geleneksel yerinde kalamaz.
– ‘Çocuk bu konuyu nasıl öğrenir?' sorusunu öğretmenler de düşünmelidir.
BiR SORU iKi ÇÖZÜM
Matematik eğitiminde öğretmen yaklaşımının önemini bir soru örneklemiyle anlatan Pekkan; “İlkokul 4. Sınıf Fen Bilgisi Dersi'nde yaprakları dökülmüş tek bir dal kalmış çiçek görseli var. Sınavda soruluyor; ‘Sizce bu çiçek neden büyümüyor?' Çocuk, ‘Yaprak yapmak için büyüyemiyordur” diyor. Çocuk aslında bilimsel bir cevap veriyor. Ama öğretmen, ‘Hayır yanlış. Yaprağı olmadığı için büyüyemiyor' diyor. Eğitim sistemi, çocukların farklı düşünmesinin önünü kapatıyor” dedi…
NASIL ÖĞRENECEĞİZ?
– Dili öğreniyor gibi matematik öğreneceğiz.
– Çarpma bölme değil çarpımsal katlarını ölçmeyi öğretmeliyiz. Örneğin, çocuk, ‘10 yaşındayım ve babaannem benim 7 katım büyük' diyebilmeli.
– Ortaokulda çocukları en çok kesirler konusu zorlar. Aslında çocuk kardeşiyle pasta paylaştığı gün kesirlere başlıyor. 8'inci sınıfların yüzde 40'ı kesirleri yanlış yapıyor.
– Öğrenciye pay ve paydaya yaz denildiğinde; eşit bölme ve çarpımsal düşünme temelli olduğunu çocuk öğrenemediği için matematik saymada kalıyor. Sultan UÇAR 13 Aralık 2019
KAYNAK: sanalbasin.com/milli-korkumuz-matematik-33699591/