matematikkafe.com
AŞIRI KORUMACILIK TUZAĞI!
Aileler olarak yapmış olduğumuz en önemli yanlışlardan biri de aşırı korumacılıktır. Çocuklarımızı aşırı korumacılık yanlışıyla silikleştirir ve pasifleştiririz. Onların kişilik gelişiminin önünde büyük setler oluştururuz. Sonra da kendi eserimiz olan çocuklarımızın beceriksizliklerinden dem vururuz.
Bir baba ile oğlu kozadan kelebeğin çıkışını izlemektedir. Kelebek kozadan çıkmak için çabalamaktadır. Uzun bir mücadele sonucunda kelebek kozadan çıkar ve uçup gider. Çocuk babasına diğer kozalardaki kelebeklere yardım etmeyi teklif eder. Birlikte kozayı bıçakla keserler. Kozadan kolayca çıkan kelebek birkaç kanat çırpmadan sonra düşer ve ölür. Baba oğluna, gördün mü kelebeğe yardım edelim derken ölümüne neden olduk. Eğer biz müdahale etmeseydik kelebek kendi çabaları ile kozadan çıkacaktı. Yaşaması için gerekli olan kas kanat gücünü kazanacaktı. Ve hayatını devam ettirecekti.
Evet, biz anneler ve babalar iyi niyetle kozalarımız olan çocuklarımıza yardım edelim derken onların kendilerini geliştirmelerine engel oluruz. Uçma zamanı gelen çocuklarımız kanat çırpmalarına engel olduğumuz için uçma yeteneklerini kaybederler. Sonra da çevredeki kelebeklere bakarak bizim kelebeklerimizin neden uçamadığını düşünür dururuz. Şimdi söylediklerimizin daha iyi anlaşılması için bir annenin anlattıklarına kulak verelim.
BİLİNÇSİZ ANNELİK VE STRES!
Merhaba, Ben büyüğü sekizinci sınıf, küçüğü beşinci sınıfı bitirmiş bir ilkokul mezunu anneyim. Büyük oğlum okula çok istekli olarak başlamıştı. Okul hayatı da hep başarılı şekilde devam etti. Derslerini ve ödevlerini kendisi yapıyordu. Çalışma, dinlenme TV izleme programını kendi kendine yapıp uyguluyordu. Planlı çalışmasının sonucunda da hep takdirli karnelerle gelirdi. Onun için büyük oğlumda hiçbir sıkıntı çekmemiştim. Küçük oğlumda da sorun yaşamayacağımı zannediyordum. Ama yanılmışım. Büyük oğlumun aksine derslere karşı bir ilgisizlik ve isteksizlik vardı. Sürekli benim ilgimi bekliyordu. Tek başına derslerini yapmadan okula gidebilirdi. Ama ben buna izin veremezdim. Çünkü kendim bazı nedenlerden dolayı okuyamamıştım. Okuyamamanın acısını yüreğimde hissediyordum.
Bu yüzden onların sonuna kadar okumalarını istiyorum. Bu yüzden bazen onun çok küçük, zayıf ve yardıma muhtaç olduğunu düşünüyordum. Sürekli olarak her dersinde annelik içgüdüsü ve şefkatiyle yardımcı oluyordum. Bazen de akşam geç olunca matematik işlemlerini ve problemlerin çözümünü bir kağıda yapardım. O da işlemleri ve sonuçları hiç kafasının yormadan kendi defterine geçiriverirdi. Benim amacım kesinlikle ona yardımcı olmaktı. Öğretmeninden azar işitmesin diye ödevlerinde ona yardımcı oluyordum.
Öğretmen, sınıfta derslere ilgisizliğinden ve derslerinde başarısızlığından bahsediyordu. Bu böyle 5. sınıfa kadar devam etti. Sınavlarda zayıf alma korkusu yüzünden hep düşük not alıyordu. Verdiğim emeklere rağmen çocuğumun başarısızlığı hem beni hem de kendisini çok üzüyordu. Bu durum Alişan Kapaklıkaya hocanın ‘’Öğrenmeyi öğrenme’’ kursuna kadar sürdü.
Bu kursta anne olarak yaptığım yanlışları görünce birden herşey değişmeye başlamıştı. Artık eskisi gibi dersini yap diyerek yardımına koşmuyordum. Dersini yap, dersini yap diye baskı yapmaktan vazgeçmiştim. Bunun sonucunda ne mi oldu? Ne olacak? Çocuğum derslerini kendi yapmaya başladı. Kendine özgüveni arttı. Sınavlarda da notları yavaş yavaş yükseliyordu. Yıl sonunda yıllardır alışık olmadığımız bir karneyle karşılaşmıştık. Samet Şahin ilk defa takdir almıştı. Bende böylelikle çocuğuma yardım edeyim derken farkında olmadan ona ne kadar büyük bir kötülük ettiğimin farkına varmıştım. Ama bu bizde beş yıllık üzüntü, sıkıntı ve huzursuzluğa yol açmıştı. Bunları size anlatmamın nedeni benim çektiğim acıları sizin de çekmemenizi istememdir.
Ben bu acıları yıllarca yaşadım. Gayem bütün kalbimle çocuğuma yardımcı olmak ve onun başarılı olmasını sağlamaktı. Ben yardım edersem herşeyin düzeleceğini zannetmemdi. Ama Alişan Kapaklıkaya hocamın kursuna bu yıl değil de, 5 yıl önce gitseydim ailece acı çekmemiş olacaktık. Yine de zararın neresinden dönersen kardır diyorum. Şimdi oğluma her konuda güven gelmeye başladı. Birçok işte benden yardım beklemeden, kendi işlerini kendi hallediyor.
Değerli anneler, babalar, bırakalım çocuklarımız kendilerine verilen ödevi kendileri yapsınlar. Yanlışta olsa, eksikte olsa kendileri yapsınlar. Çünkü yanlış yapmadan doğrular öğrenilmiyor. Çocuklarımıza sürekli’’ ders çalış, ders çalış’’ diye baskı yaptığımız zaman sonuçlar beklenenden çok daha kötü oluyor. Ama ben bunu çocuğumu biraz kendi haline bıraktığım zaman anladım. Yine de tamamen başıboş bırakalım demiyorum. Ama biraz olsun çocuklarımız üzerinden ders baskısını kaldıralım. Bir anne olarak ben bunun sonuçlarını güzel bir şekilde gördüm.
Bu güzel mutluluğu her anne babanın yaşamasını isterim. Çünkü çocuklar bizim en değerli varlıklarımız. Eğer biz anne babalar biraz kendimizi geliştirirsek, onların çok güzel yerlere ulaşmış ve mutlu birer insan olacaklarına inanıyorum. Hatalarımın farkına varmamda ve düzeltmemde yardımcı olan bütün eğitimcilerimize ayrı ayrı teşekkürü borç biliyorum....