PES ETMEYİN!
Benim değişimim ve gelişimimde çok emeği geçen sevgili Oğuz Saygın Hocamın yapmış olduğu Değişim Rüzgarı adlı radyo programlarını hem dinliyor hem de kasete çekiyordum. Daha sonra tekrar, tekrar dinliyordum. Bu bölümde ilk dinlediğim beni çok derinden sarsan daha sonra da defalarca dinlediğim bir hayat hikayesini sizinle paylaşmak istiyorum.
Bu hayat hikayesini kaleme almak için tekrar dinlediğimde yine ilk günkü gibi beni yine çok derinden sarstı. Sizi hayat hikayemizle başbaşa bırakıyorum. NECİP GÜVEN
ZAFER İLK ADIMLA BAŞLAR!
Her sorun bir fırsattır. Önemli olan bütün fırsatların bir arada bulunması değil; önümüze çıkan güçlüklerin bir fırsat olarak değerlendirilmesidir. Yeterli olumlu düşünmeyi kendimize ilke edinelim. Ben, başıma gelen sorunların yüzünden orta 2’den itibaren okulu bırakma zorunda kaldım. Bunun nedeni hocalarıma ve okuluma alışmamış olmamdı. Bunun üstüne bir de orta biri tekrar okumak zorunda kalınca kendimi hep olumsuz yönde etkilemeye başlamıştım. Hiçbir işe yaramazsın, sen bir şeyi başaramazsın, senden adam olmaz diyordum.
Daha sonra orta biri zorluklarla bitirip orta ikiye geçmiştim. Ve ikinci sınıfta da tekrar kalınca okulu bıraktım. Olumsuzluklar peşimi bırakmıyordu. Artık kendime güvenim kalmamıştı. İnsanlar bana hangi okulda okuyorsun diye sorduklarında; orta ikinci sınıftan terk ettim demek benim için gerçekten zordu. Bu sorunları sadece ben yaşamıyordum ve yapmam gereken içimdeki devi uyandırmaktı. Bir çok insan içindeki devin bile farkında değil. Bu devi uykusundan uyandırabilmek için bir işaret, belki bir söz veya hayatta çok istediği bir şey olabilir.
Benimki neydi biliyor musunuz? Arabalara olan tutkum ve ehliyet alabilmem. O zamanlar yapmak istediğim tek şey buydu. Düşünün mutlaka sizi de bir olay, belki alelade bir cümle başarıya yönlendirmek için ilk adım olacaktır. Yeter ki düşünün... Beni harekete geçiren olay ise etrafta çok hızlı bir şekilde yayılmaya başlayan söylentilerdi. Herkes ilkokul mezunlarına ehliyet verilmeyecekmiş diyordu. Ne yapıp, yapıp eğitimimi tamamlamalıydım. Bu benim için gerçekten önemliydi. Mutlaka bir çözüm yolu olmalıydı. Fakat nerede ve nasıl olacaktı?
Hiç ummadığım bir anda uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla karşılaştım. İçimde onunla karşılaşmanın, heyecanını yaşarken sohbet sırasında ortaokulu dışardan bitirdiğini söyledi. Bunu bende yapabilir miyim diye sorduğumda bana verdiği olumlu yanıt beni daha da heyecanlandırdı. Arkadaşıma hemen neler yapmam gerektiğini sordum. Bana sonuna kadar yardımcı olacağını söylediğinde şansın ayağıma geldiğini düşündüm.
Evet o zamanlar bunu bir şans olarak değerlendiriyordum. Ama şimdi daha iyi anlıyorum ki; insanlar yaşam süreleri boyunca bilinçli bilinçsiz kendilerine bir çok çizgiler çizerler. Bilinçsiz olarak yapıldığında bunun kendi başlarına gelmiş şanssız olay olarak adlandırılırlar. İnsanın başına gelenler bilinçaltına gönderdiği mesajlarla sınırlıdır. Ehliyet almayı çok istiyordum. Ve bu fikri bilinç altıma yerleştirmiştim. Çözümü bulabilecek güce sahiptim ve artık problemin ne olduğu önemli değildi.
Girdiğim zorlu sınavları büyük bir başarıyla verip diplomamı iki yıl içinde aldım. Bunu başarmamın verdiği mutlulukla kendime yeni bir hedef belirledim. Ehliyet aldıktan sonra açık liseye kayıt yaptıracaktım. Daha sonra diyordum daha sonra... Önce ehliyetimi bir alayım. Ama kursta bana direksiyon kursu veren hocam yaşının bir hayli ilerlemiş olmasına rağmen liseyi dışarıdan bitiriyordu. Daha gerçekleştirecek bir çok hedefim var diyordu. Lise diploması bunlardan sadece bir tanesiydi. Ona göre bir insanın isterse yapamayacağı hiçbir şey yoktu. Hocamın bu sözleri beni çok etkilemişti.
O an kafamda şimşekler çaktı. Eğer hocam ilerlemiş yaşına rağmen birçok zorluğa katlanarak açık liseyi bitirebiliyor ise; benim beklememin hiçbir anlamı yoktu. Hocamın anlattığı şeyler beni çok etkilemişti. Ben ehliyet kursunu bitirmeden açık liseye kaydımı yaptırmıştım. Üç yıl boyunca okula gidip geldim. Benim için biraz zordu. Ama inandığım birşey vardı ’’İnsan gerçekten ve kalben inanırsa yapamayacağı hiçbirşey yoktur.'' Bu zaman içindeki yaşadığım zorlukları kendime sorun etmiyordum. Çünkü başarmış olmamın ve ailemin vermiş olduğu destek bendeki başaramayacağım korkusunu yenmeme yardım etmişti.
Artık önümde hedeflerim var. Evet, başardım. Artık benimde bir lise diplomam var. Bu sene üniversite sınavına gireceğim. İyi bir bölüm kazanacağıma da inanıyorum. İçimde beş yıl içinde kazanmış olduğum üç zaferin mutluluğunu duyuyorum. Sonuç olarak olumlu düşünmek için değişim gerekir; değişim içinde hedef belirlemek, hedeflere ulaşmak için de bir bedel ödemek şarttır.
‘’Artık hiçbir iş bana zor gelmiyor, ancak insanların imkansız dediği şeyler biraz zamanımı alıyor’’
Mürüvvet GÜLERYÜZ
PES ETMEK YOK!
İlkokul yıllarında matematikle ilgili önemli bir sorunum yoktu. İlerleyen yıllarda yavaş yavaş sorunlar çıkmaya başlamıştı. Matematik problemlerini çözmekte zorlanıyordum. Uğraşmama rağmen başarısız olmam gözümde matematiği daha da büyütüyordu. Matematik dersinin adını duyunca adeta sıkıntı basıyordu. Sınavlarda da başarısız olup kötü notlar alınca matematik dersi gözümde aşılmaz dağlar gibi görünmeye başlamıştı.
Ortaokul bitince meslek lisesinde okumaya karar verdim. Nasıl olsa meslek lisesinde okuyorum diye matematik dersini iyice boş vermeye başlamıştım. Bu durum lise 3. sınıfa kadar devam etti. Üniversite formlarını inceleyince girmek istediğim bölümlerin sayısal puana göre öğrenci aldığını anladım. Sınavı kazanmak için matematikten başarılı olmam gerekiyordu.
Ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Çevremdeki insanlar sürekli matematiği kolay kolay yapamazsın, işin çok zor diyordu.Ben ise her şeye rağmen matematikten başarılı olmak için çabalıyordum. Ama matematik hala bana zor geliyordu. Sanki matematik birbirine karışmış, kördüğüm ipliklere benziyordu. Ben çözmeye çalıştıkça o daha da karmaşık hale geliyordu.
Bir gün bir arkadaşımla karşılaştım. Bazen bir soruyu çözmek için 20 dakika düşündüğünü söyledi. Zamanla benzeri soruları daha kısa zamanda çözmeyi başarmış. Takıldığı soruları atlamak yerine hiç pes etmeden yapmaya çalışmış ve sonunda başarmıştı. Benim gibi matematikten çok başarılı olmayan arkadaşım bana göre çözülmesi çok zor olan problemleri çözebiliyordu. Demek ki bizim gözümüzde kördüğüm olan ipler yapacağım deyip sabırla uğraşırsak sonunda çözülebiliyordu...
O anda anladım ki bu zamana kadar ben matematik dersine değil matematik korkusuna yenilmiştim. Kendi kendime ''Artık pes etmek yok!'' dedim. Bundan sonra matematiğe temelinden başlayıp ilk başlarda zorlansam da sonunda öğreneceğime inanıyorum. Anladım ki başarısızlığım da en büyük engel kendimmişim.
Söz veriyorum. ”Kendimi aşıp başarılı olacağım.''
Ersin BOZAN
Necip Güven