• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi27
Bugün Toplam522
Toplam Ziyaret2629931

Krizi fırsata çevirdim!

25/02/2021

krizi firsata cevirdim

 

Krizi fırsata çevirdim!


Elazığ Kız öğretmen okulundan dereceyle mezun olmuş, heyecan duyduğum öğretmenliğe bir an önce başlayabilmek için acele ediyordum. Okulların açılma arifesinde kalp hastası olan babamı aniden kaybettim. Büyük bir üzüntü içinde kalmış çok sevdiğim mesleğime ancak bir hafta sonra Turhal Tokat Atatürk İlkokulunda göreve başlayabilmiştim.

Okul müdürü okutacağım sınıfa kadar beni götürdüğünde içeride hababam sınıfından beter karmakarışık bir grupla karşılaştım... Sınıfa tanıtıldıktan sonra okul müdürü gitmiş ben tek başıma öğrenciler ile baş başa kalmıştım.

Onları daha yakından tanıyabilmek için isimlerini tek tek okuyarak, kısa sorular sormaya başladım. Fakat sorularıma çoğunlukla cevap alamayışım beni tedirgin etti. Küçük afacanlar benimle oyun mu oynamaya başlamışlardı? Gerçi bazı çocukların yaşlarının büyük olduğu görünümlerinden belli oluyordu.

İsim okumayı bırakarak "Bu yıl okula yeni gelen çocuk kaç tane, elini kaldırsın" dedim. Sadece beş tane el kalktı. Sorum anlaşılmamış mıydı acaba? Tekrarladım sorumu. Sonuç değişmedi.

Bu kez iki yıldır okula gelenler kimler dediğimde on bir, el kalktı. Üç yıldır okula gelenler? Sekiz,.. dört yıldır okula gelenler altı, beş yıldır okula gelenler dediğimde de beş kişi elini kaldırdı.

Dershane adeta başıma yıkılmış enkazın altında kalmış gibi zor nefes alıyordum. Otuz beş öğrencinin sadece beşi bu sene kayıt olmuştu.

Okula bir hafta geç başlamam, birinci sınıfı okutan diğer öğretmenlerce fırsat sayılarak tüm sınıfta kalanlar bana ayrılan şubede toplanmıştı. (O zamanlar sınıfında başarılı olamayan öğrenciler tekrar tekrar aynı sınıfa devam edebiliyorlardı.)

Beynimde çakan şimşeklerle kendimi müdür odasında buldum. Durumu açıkladığımda müdür bey sınıf listelerinin sabitleştiği, yapılacak bir şeyin olmadığını soğuk bir ifadeyle belirtdi..

Ne yapacaktım? Öğretmen okulundan derece ile mezun olan ben, böyle bir sınıfta başarılı olamayacak mıydım? Tecrübesizdim ve acılıydım, koskoca bir ilçede yapayalnızdım. Beni dinleyecek ne bir dostum ne bir arkadaşım vardı. Her şey yabancı, soğuk ve acımasızdı. "Öğrenemeyen çocuk yok, yeterince zaman ve emek verilmeyen öğrenci var" tezini daha önceden kabullenmiştim.

Bu düşüncenin beynimdeki ablukası "Bu çocuklar için ne yapabilirim?" sorusunu sürekli bana düşündürmeye başladı. Okul çift öğretim yapıyordu. Benim öğrencilerim sabah gelip, öğlede eve gidiyorlardı. Ne yapıp edip öğretim süresini uzatmalıydım. Bu düşüncemi okul müdürü ile paylaştığımda okulda küçük bir harita odasından başka yer olmadığını söyledi. Hemen o odayı temizletip, birkaç sıra koydurarak eski bir yazı tahtasının da ilavesi ile dershane şekline soktum. Bir taraftan da veli toplantısı yaparak düşüncelerimi velilere açıklayıp onaylarını aldım. Sabahtan başlayarak tüm çocuklarla akşama kadar öğretim yapacaktım.

Sabahları tüm sınıfla eğitim öğretim yapıyor, o günkü çalışmaları kavrayamayan öğrencileri ayırıp öğleden sonra harita odasında öğrenime devam ediyor, geceleri geç vakte kadar meslek kitapları okuyarak zorlandığım sorunlarıma cevap bulmaya çalışıyordum. Sıkı bir çalışmayla, olumlu sonuç alacağımdan emindim. Bu arada sadece okuma yazma öğretmek değil, çocuklarla birtakım sosyal faaliyetlere de yer veriyordum ... Ne olursa olsun bu çocuklar okuma yazmayı öğrenmeli cehaletle savaşabilecekleri ilk adımlarını atmalılardı.

Yıl sonu geldiğinde %88 öğrenci okuma yazma öğrenmiş, müfettişten övgü dolu bir rapor almıştım. Okuldaki bölge kitaplığında da sağa sola atılmış tozlanmış birçok kitabı "Dewey sistemine göre düzenleyerek kitaplığa işlerlik kazandırdığım için" validen takdir belgesi ile ödüllendirildim.

Alınan sonuçtan memnundum. Ancak benim stajyerlik sınavları için -bir başka okulda jüri önünde ders vermem gerektiği için- okulumdan birkaç gün ayrılmam gerekti. İkinci gün akşam üzeri pencereden baktığımda okul kapısında bir kargaşa olduğunu gördüm. Derse gitmeyince öğrencilerim beni aramış ve bir başka okulda olduğumu öğrendikleri için toptan bulunduğum okulun kapısına dikilmişlerdi. Öğretmenlerini istiyorlardı. Eğer öğretmenleri burada kalacaksa onlarda bu okulda devam edeceklerdi. Duygulanmıştım... Göz yaşları içinde çevremi sarmış ağlaşıyorlardı.

Gerçekten çocuğu severek içtenlikle öğretmenlik yapanların ödülü buydu işte. Otuz sekiz yıldır isimleri sınıfları değişen farklı çocuklar ve gençlerle beraber çalışmaktan keyif alıyor, onları çok seviyor eğitim öğretimlerine katkı yapabildiğimde mutluluk duyuyorum..

Dürdane ELHAN
Psikolojik Danışman-Eğitim Uzmanı

516 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın