• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi12
Bugün Toplam574
Toplam Ziyaret2635281
Necip Güven
necipguven2008@gmail.com
MATEMATİK KORKUSU BÜYÜKLERDEN KAYNAKLANIYOR!
05/05/2020
 MATEMATİK KORKUSU BÜYÜKLERDEN KAYNAKLANIYOR!

Matematik dersi matematiğin mantığı ile bağdaşmayan yöntemlerle işlenemez

Matematik korkusunun kaynağının büyükler olduğunu düşünüyorum. Sözlerimin ilk anda büyükleri suçlama gibi algılanabileceğini fakat böyle bir niyetinin olmadığını; çünkü suçlama ile olumlu bir neticeye ulaşmamızın mümkün olmadığını çok iyi biliyorum. Düşüncelerim bir durumun tespitidir.
 
Aslında büyüklerin bu yanlış inancının kaynağı yıllardır uygulanan öğretimin sonucunda oluşmuştur. Yoksa asla bir kasıt unsuru yoktur. Onlar da matematikle ilgili bu yanlış düşünceleri büyüklerinden miras olarak almışlardır. Bu yanlış düşünceler tüm eğitim basamaklarımızda uygulanan yanlış öğretim sistemleriyle de birleşince bu problem içinden çıkılmaz hale geliyor. Eğer eğitimciler olarak bu yanlışları düzeltmezsek aynı zararlı ve yanlış düşünceleri çocuklarımıza ve torunlarımıza kötü bir miras olarak bırakacağız.
 
Bu durum giydiğimiz bir ceket, pantolon veya düğmeli bir elbisenin ilk düğmesini yanlış iliklemeye benziyor. Eğer ilk düğmeyi yanlış iliklersek diğer düğmeleri de otomatikman yanlış iliklemiş oluyoruz. Bu durumu düzeltmek için bütün düğmeleri söküp tekrar ilk düğmeyi doğru iliklememiz gerekir.
 
Bu bize önce zaman kaybetmek gibi görülebilir. Fakat yapıldığı zaman — Bilkent Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Görevlisi Sinan SERTÖZ Hocanın deyimiyle—Matematiğin Aydınlık Yüzüyle karşılaşacağız. Bunun sonucunda da matematiğe yeniden merhaba diyeceğiz. Bu yüzleşme ile çocuklarımızın ve torunlarımızın ‘’Matematikle Barış’’ ilan etmeleri kolaylaşacaktır.
 
Öğretmenlik hayatımın son 10 yılında ücretli veya ücretsiz verdiğim kursların bir çoğunda başarısız veya yetersiz olmamın nedenini şimdi daha iyi anlıyorum. Son yıllarda öğrenci velilerinden bazıları ile uyguladığımız eğitim çalışmaları ve katıldığım çeşitli kurslarda ailece yapılan eğitimlerin çok daha verimli olduğunu göstermiştir.
 
‘’Matematikle Barışıyorum’’ kitabımın basılmasından sonra tanıtım vesilesiyle –öğretmenler dahil—bir çok veliyle yüz yüze görüşme fırsatı buldum. Kitabı önce büyüklerin okuması gerektiğini söylediğim de ‘’Hocam, artık bizim matematikle işimiz bitti.’’ diye verdikleri tepkilerine; ‘’Öyle mi zannediyorsunuz? Çocuklarınız okula başladığında, anneciğim, babacığım şu problemi anlamadım bana yardımcı olur musun dediğinde durumunuzu görmek isterim.
 
O yaşta anneyi ve babayı dünyanın en bilgili insanı olarak gördüğü çağda bu cevabın çocuk üzerinde bırakacağı etkiyi hiç düşündünüz mü?’’ dediğimde o kişilerin yüzlerinde oluşan acıyı okumak hiçte zor olmuyor.
 
Bu zamana kadar matematikle sorun yaşayan velilerle yaptığım görüşmelerde ‘’Çocuklarınızın da matematikle sizin gibi sorunlar yaşamasını ister misiniz?” diye sorduğumda bir kişi bile ‘’Evet’’ diye cevap vermedi.
 
Bir bilgenin yanına genç bir çocuk gelir ve ’’Ben adam olabilir miyim?’’ diye sorar. Bilge de ona adam olması için üç diploması olması gerektiğini söyler. Bu cevabı alan genç oradan ayrılır.
 
Yıllar sonra elinde üç diplomayla bilgenin yanına gelir. Aldığı üç diplomayı göstererek ‘’Şimdi adam olabilir miyim?’’ diye tekrar sorar.
 
Elindeki diplomaları inceleyen bilge ‘’Hayır’’ cevabı verir.
 
Gencin ‘’Neden?’’ sorusuna bilge adam ’’İstediğim üç diploma, dedenin, babanın ve senin aldığın üç diploma olacaktı.’’ der. Bilgenin dediği gibi çocuklarımızın ve torunlarımızın daha iyi gelişmesi bizim gelişmemizle de çok yakından bağlantılıdır.
 
Bu konuda en çarpıcı örneği internetten okuduğum bir haberden paylaşacağım. Hindistan'da bir kabilede zehirli yılanlar yakalanıp dişleri sökülüyor. Daha sonra bu kabilenin çocukları 2 yaşından itibaren 10 yıl yılan oynatılması konusunda eğitiliyor. 12 yaşına gelen kabile çocukları yılan eğiticiliği konusunda ustalaşıyorlar. Dünyanın her yerinde yılanlar korkulacak bir canlı olarak görülürken, bu kabilede yılanlar sıradan bir canlı olarak görülüyor.
 
Matematik dersi de matematiğin mantığı ile bağdaşmayan yöntemlerle işlenmeye devam ettikçe bu korku nesilden nesile miras olarak kalmaya devam edecetir. 


MİLLİ KORKUMUZ MATEMATİK


Türk Toplumunda Matematik Korkusu yıllardır anlatıla anlatıla adeta ‘’Milli Korku‘’ haline gelmiştir. Bu konuda bir çok kişi olaya yalnız kendi penceresinden bakarak olayı tanımlamaya çalışmıştır. Kimileri matematiğin çok zor olduğunu kimileri ise zor olmadığını iddia etmiştir. Aslında olaylara daha geniş açıdan bakabilseydik sorunu anlama noktasında bu kadar zorlanmaz bu kadar yoğun başarısızlık yaşamazdık.


Şimdi olayı daha da pekiştirecek bir örnek verelim.


İKİ YAŞINDAN İTİBAREN YILAN EĞİTMEYİ ÖĞRENİYORLAR.


Hindistan`ın Gujarat eyaletinde göçebe bir kabile yüz yıllardır yılan eğitmenliği yapıyor. Yılan eğitmenliği bir meslek olarak yasaklanmış da olsa Vadi kabilesi gelenekleri sürdürmeye devam ediyor.


Hindistan`ın batısında yaşayan ve bir yerde altı aydan fazla kalmayan Vadi kabilesi insanları iki yaşından itibaren yılan eğitmeyi öğreniyorlar.


Toplam 600 üyesi olan kabilenin çocukları on yıllık bir eğitimi başarıyla tamamladıktan sonra mükemmel birer eğitmen oluyorlar.


Kabilenin geleneklerine göre yılan eğitiminde işler kadın ve erkekler arasında bölüştürülüyor. Erkekler geleneksel flütlerini çalarak yılanı oynatmayı öğrenirken kadınlar kocaları ya da kardeşleri ortalıkta yokken yılanlara göz kulak oluyorlar ve onların bakımıyla ilgileniyorlar. Kaynakwh: Milli Korkumuz Matematik


Kabilenin şefi ve en kıdemli yılan oynatıcısı olan 60 yaşındaki Babanath Mithunath Madari çocukların eğitimine iki yaşında başladıklarını çocukların topluluk içinde yerlerini alabilmeleri için bu eğitimi tamamlamaları gerektiğini söylüyor.


Hindistan`ın 1000 yıllık geleneği olan yılan eğitmenliği için çocuklar 12 yaşına geldiklerinde her şeyi öğrenmiş oluyorlar.


Hindistan’da kobra yılanlarını eğiten bir kabilede dünyaya gelmiş bir çocukla ülkemizde dünyaya gelmiş bir çocuğun kobra yılanına bakış açısının aynı olmasını beklemek ne kadar yanlışsa matematiğin zor olduğunu düşünen bir öğrenciye ‘’Hayır yanılıyorsun matematik çok kolaydır.’’ demek te o kadar yanlıştır. Çocukları matematikle barıştırmak için önce onları anlamak daha sonra da onların ‘’Matematik Çok Zordur’’ düşüncesinin altında yatan nedenleri araştırmak zorundayız.


Bu konuda kafese konan beş maymuna uygulanan farklı bir uygulama bize ülkemizde matematik korkusunun neden bir ‘’Milli Korku‘’ haline geldiğini anlamamızda yardımcı olacaktır diye düşünüyorum. Necip GÜVEN

 

KAFESTE BEŞ MAYMUN!

Kafese beş maymunu koyarlar ortaya da bir merdiven ve tepesine de iple muzları asarlar. Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerlerine soğuk su sıkarlar. Her bir maymun ayni denemeye giriştiğinde çok soğuk suyla ıslatılır bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar bir sure sonra muzlara hareketlenen maymunlar diğerleri tarafından engellenmeye başlanır.


Suyu kapatıp maymunlardan biri dışarı alınıp yerine yeni bir maymun koyulur ilk yaptığı iş muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler.


Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla değiştirilir ve merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer bu ikinci yeni maymunu en şiddetli ve istekli döven ilk yeni maymundur. Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir.


En yeni gelen maymun da ilk atağında cezalandırılır diğer dört maymundan yeni gelen ikisinin en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiç bir fikirleri yoktur. Son olarak en bastaki ıslanan maymunların dördüncüsü ve besincisi de yenileriyle değiştirilir. Tepelerinde bir salkım muz asılı olduğu halde artik hiçbiri merdivene yaklaşmamaktadır.


Neden mi? Çünkü burada işler böyle gelmiş böyle gitmelidir. İşte bu nokta olumsuz şartlanmanın başladığı yerdir. Bizimde programlanmış olduğumuz birçok olumsuzluk yaşadığımız değil çevremizden miras olarak aldığımız fakat sorgulamadan kabul ettiğimiz -bize göre- doğrulardan oluşmaktadır. Ama bizi maymunlardan ayıran akıl ve mantıktır. Evet, bizim çevremizden miras olarak aldığımız olumsuz programlamalar çok güçlü ve çok etkilidir. Fakat kalıcı değildir, siz isterseniz bu olumsuz programdan kurtulabiliriz.


Bu olumsuz programlardan kurtulmanın ilk şartı çevremizde karşılaştığımız olumsuz programları sorgulamak ve çevremizde olumsuz programlardan kurtulmuş insanların hayatlarını,incelemektir.. Bu inceleme sonunda çevrenizdeki başarılı insanların sizden çok farklı insanlar olmadıklarını göreceksiniz. Fakat bu insanlarda göreceğiniz en önemli fark olumsuz şartlara teslim olmamaları ve asla pes etmemeleridir.


MATEMATİĞE OLAN KAYGI VE TUTUM


Yapılan araştırmalar(Bloom 1979), bireylerin öğrenmeleri arasındaki farklılıkların yaklaşık dörtte birini kaynağın duyuşsal özelliklerden geldiğini göstermektedir. Duyuşsal özellikler arasında kaygı ve tutum önemli bir yer tutar. Kaygı, gelmesi beklenen bir tehlikeden korkma halidir. Matematiğe olan kaygı, korku ve ondan çekinme davranışlarını kapsar. İlerlemesi halinde o kimsenin kaygılandığı durumu başaramayacağı inancına kapılmasına yol açar. Tutum ise belli bir objeye karşı bireylerin olumlu veya olumsuz tepki gösterme eğilimi olarak tanımlanmaktadır. Birey olumsuz tutum geliştirdiği objeye karşı ilgisiz kalır, onu sevmez, takdir etmez ve onunla uğraşmaz, hatta kendisine göre bir iş olmadığını düşünür.


Ülkemizde pek çok öğrenci matematiğin zor olduğunu ve matematiği başaramayacağını düşünerek kaygılanmakta ve matematiğe karşı olumsuz tutum geliştirmektedir. Bu durum ilköğretimden başlamakta, okul yılları ilerledikçe maalesef artarak devam etmektedir. Sonuçta öğrenciler bu önemli araca karşı olumsuz tutum ve kendilerine güvensizlik geliştirmektedirler. Daha da kötüsü; kendilerinin matematiği öğrenecek kadar zeki olmadıkları, matematiğin onların uğraşacağı konular arasında olmadığı kanaatine varmaktadırlar. Bu yanlışlıkta öğretimin, öğretmenin yaklaşımının önemli rolü vardır. İlköğretim birinci kademedeki matematik kavramları arasında bu yaş çocukların öğrenmekte zorlanacağı kavramlar yoktu. Önemli zihin arızası olmayan her çocuk bu davranışları kazanabilir. Başarısızlığın sebepleri arasında, matematik öğretimi sırasında öğrencilere ilişkisel anlamayı sağlayıcı yardımda bulunmayışımız önemli bir rol oynamaktadır.


Eğer kurtulmak istediğiniz bir dertse, bilin ki bu derdi bir başkası değil, kendiniz kendi başınıza sarmışsınızdır. Halil CİBRAN


Necip Güven



991 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR İNANIR DA İNANIR! - 03/10/2024
KADİR İNANIR DA İNANIR!
ÖNCE ONLAR DA İNANMADILAR! ANCAK UYGULAYINCA ANLADILAR! - 03/10/2024
ÖNCE ONLAR DA İNANMADILAR! ANCAK UYGULAYINCA ANLADILAR!
GÖRSEL MEDYAYA YAZILAN PULSUZ DİLEKÇELER - 01/10/2024
GÖRSEL MEDYAYA YAZILAN PULSUZ DİLEKÇELER
NECİPÇE PROBLEM ÇÖZÜMLERİNDEN ÖRNEKLER! - 28/09/2024
NECİPÇE PROBLEM ÇÖZÜMLERİNDEN ÖRNEKLER!
CANIMI ÇOK YAKTILAR, ZORLA ŞAİR YAPTILAR! - 15/09/2024
CANIMI ÇOK YAKTILAR, ZORLA ŞAİR YAPTILAR!
POZİTİF MANADA DEĞİŞECEĞİME SÖZ VERİYORUM! - 15/09/2024
POZİTİF MANADA DEĞİŞECEĞİME SÖZ VERİYORUM!
HÜZÜN ŞİİRLERİ - 12/09/2024
HÜZÜN ŞİİRLERİ
MATEMATİK, EĞİTİM VE MOTİVASYONLA İLGİLİ SEÇME ŞİİRLER! - 12/09/2024
MATEMATİK, EĞİTİM VE MOTİVASYONLA İLGİLİ SEÇME ŞİİRLER!
MİLLİ ŞEHİR EFSANEMİZ, MATEMATİK YETENEĞİM YOK! - 01/09/2024
MİLLİ ŞEHİR EFSANEMİZ, MATEMATİK YETENEĞİM YOK!
 Devamı