• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/annebabaokulu
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905327001004
  • https://www.instagram.com/matematikkafe
TRANSLATE
DESTEK OL
ÜYELİK GİRİŞİ
REKLAM ALANI-1

MATEMATİK DÜNYASI
EĞLENCELİ MATEMATİK
OKUL BAŞARISI
PSİKOLOJİ
SİTE HARİTASI
ZİYARET BİLGİLERİ
Aktif Ziyaretçi20
Bugün Toplam757
Toplam Ziyaret2629275
Nevres Arif
adersyayin@gmail.com
BEYİN GÖÇÜ
18/03/2021
 
Ben sevdim, eller aldı! Tam da bu işte bütün derdimiz.

Yetiştirmek için varımızı yoğumuzu harcadığımız evlatlar, birer birer uçup gitmekte.  Niye mi?

Kalırsam iş bulamam, iş bulursam geçinemem, geçinsem de ilerleyemem dedikleri için. 

Kim mi bunu diyenler: bilim üretmek için fizik, kimya, matematik okuyanlar… Doktor, mühendis, yazar, sanatçı olanlar… 
 
Onlar giderken, biz izliyoruz.  

Kibar bir deyimle "gelişmekte olan ülkeler" kategorisindeki –daha doğrusunu söylersek gelişmemiş- ülkelerin kaçınılmaz kaderi midir, acaba bu beyin göçü? Gelişmek için eğitime ve gelecek nesillere yatırım yapıyoruz, onlar gelişmiş ülkelere hizmet etmek için çekip gidiyorlar ve evet biz izliyoruz.
 
Neden?
 
Aslında çok basit. Çünkü bilgi ve birikim, önemsizleştirildi gözümüzde. Ekseriyetimiz bilimden ve dolayısıyla bilgiden uzak bir dünyada varlığını idame ettiriyor. Bilginin açtığı ufka kapalı kitleler oluştu bu ülkede. Ülke yönetiminde söz sahibi olmanın kestirme yollarını bulmakta da oldukça maharetli oldular üstelik. 
 
Su başlarını tutan bu kişiler, emeğin ve bilginin değerini ayırt edemiyor. Gelişmiş ve refah düzeyi yüksek bir ülkeye sahip olma yolunun bu beyinlere hürmetten geçtiğini idrakten yoksunlar doğal olarak. Oysa bu millet iki kez silkendi üzerindeki ölü toprağından. II. Mahmut ve Mustafa Kemal önderliğinde bilgiyi getirdi bu topraklara. Bugün ayakta kalabiliyorsak bir şekilde, bunu bu iki öndere borçluyuz. 

Unuttuk ya da hala anlamadık onların yaptıklarını ve amaçladıklarını.
 
 
Farkındaysak bir öğretmenin ya da mühendisin maaşını fazla bulunuyor. Doktorlar da gereğinden çok kazanmakta. Araştırma ve geliştirmeye para ayrılması mı, o tümden gereksiz. Dışarıdan parayla satın alabileceğin bir ürün için çaba göstermeye, yatırım yapmaya ne gerek vardır ki? Nasılsa başkaları üretmektedir. İşte bu nedenle en iyi iştir ticaret. 

Halk ve onun seçtiği anlayış budur da sermaye sahipleri farklı mıdır? 
 
Ne yazık ki asıl kör olanlar onlardır. Ülke geliştikçe kendilerinin de küresel güç olacaklarını idrak edemezler. Belki de ederler de umursamaz, günü kurtarırlar. 
 
Onlar için en önemli şeydir “para” cinsinden olan sermaye. 
İş insanıdır o ve istihdam sağlamaktadır. Elbette çalışandan kat be kat fazla kazanacaktır. Üstelik bu arkadaşlar, en iyi okullarda okumuş gençleri tercih eder, hiç de gerekmediği halde birkaç yabancı dil bilenini arar. Ancak sıra bu elemanın özlük haklarını ödemeye geldi mi işler değişir. Piyasa koşullarını bahane ederek kazancın kırıntılarını reva görür, kendisi için varlık üreten o kaliteli yetişmiş güce.
 
Bunu tecrübe eden genç, böyle böyle uçup gider yaban ellere.

Şartlar doğdukları yerdekinden kat be kat iyidir. Nispeten liyakate önem verilen bir ülkeye gitmişlerse-o ülkenin öz vatandaşı kadar olmasa da- alabildiğine yükselirler de. “Mesela en bilinenlerden Özlem Türeci, Uğur Şahin, Aziz Sancar’ın kulakları çınlasın.”
 
Değerli olduğunu anlayan, artık dönmeyi düşünmez bile. Milyonlar hatta milyarlar harcadığımız gençleri başka milletlerin hizmetine sunuvermişsizdir. Üstelik kendi genlerini taşıyan, bilinçli bir biçimde büyüttükleri biyolojik ve psikolojik olarak sağlıklı çocuklarını da o yaban ellerin geleceğine armağan etmiş oluruz.
 
Bu tam da bir ülkenin adım adım iflasıdır gerçekte. Bu fasit daireye kapılan ülkeler ve toplumlar kolay kolay iflah olamaz, tarih sahnesinden siliniverir.
 
Peki nedir çözüm? Başka bir deyişle var mıdır çözüm? 

Var! “Ben değil, biz olmayı öğrendiğimizde” çözülecek her şey. 

Bilgiyi ve kültürel birikimi kutsayacağız. Filmlerimiz, belgesellerimiz, kitaplarımız hatta kadın programlarımızda kutsayacağız. Toplumun hafızasına, değerli olanın bu tür bireyler olduğunu ince ince işleyeceğiz. Toplum, işte o zaman bu çocukları el üstünde tutacak. Onlara saygı duymayı öğrenecek. Asıl sermayenin, bilgi olduğunu kanıksayacak.
 
İkinci yolu ise, herhangi bir ilişki ağına dâhil olanı değil; bilgi birikimi olan, yeterli bireyleri iş başına getirecek ve onların yükselmesi için zemin hazırlayacağız. Bir daha vurgulamak gerekirse, “liyakate” önem vereceğiz, ilişki ağına değil! Yetişmiş birey şuna emin olacak: Çalışırsam yükselirim! Üretecek zemini bulurum.
 
Dikkat ederseniz para tali sorun. Niteliğine duyulan saygı ve alanına yöneltilen yatırım çoğu genci ülkede tutmaya yetecektir. Eğer bunlar yoksa, siz ne kadar para verirseniz verin bir süre sonra yeniden yelken açacaktır uzak ufuklara. 

Başka türküler söyleyebilmek için biraz düşünmeliyiz değil mi? 
 
Nevres Arif
 


443 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ÇOCUK VE EVCİL HAYVAN - 27/03/2021
ÇOCUK VE EVCİL HAYVAN
ÇOCUKLARA KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMAK İÇİN ÖNERİLER - 26/03/2021
ÇOCUKLARA KİTAP OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZANDIRMAK İÇİN ÖNERİLER
KİTAPTAN SINAV YAPMAYIN SEVGİLİ ÖĞRETMENLER - 18/03/2021
KİTAPTAN SINAV YAPMAYIN SEVGİLİ ÖĞRETMENLER
ÇOCUK KİTAPLARI, NİTELİK SORUNU - 18/03/2021
ÇOCUK KİTAPLARI, NİTELİK SORUNU